YEMEK ŞİİRLERİ

YEMEK ŞİİRLERİ

Mehmet Tevfik Temiztürk

Görürüm hep hileli, ucuza mâl edilmiş,
Bizde kul hakkı yemek, bir kural zannedilmiş…

(2012)
..

Devamını Oku
Mavi Yağmur

yasladım başımı yastığıma.bak artık düşünmüyorum seni.hani yapamazdım, aklımın ucuna bile gelmiyorsun hanidir.sana dair zihnimde ufacık bi anı kalmadı.tebessümüne aşıktım ya o bile silindi gözlerimin mavisinden.yatağıma yatar yatmaz hemen uykuya dalabiliyorum artık.acabalar, keşkeler, belkiler kaçırmıyor artık uykularımı.uyanır uyanmaz bitmiyorsun artık yanıbaşımda.hatırlatmıyor artık o körolasıca şarkılar seni.çayı da şekersiz içiyorum hanidir.deniz kenarında mavi sularda kaybolmuyor artık gözizim.vapurdan inenlerle hele 5.45 düdüğüyle hiç işim olmuyor.tatlı yemek istediğimde sütlaç yapmıyorum artık.hele hele fırında olanından asla.günlük fallara bakmıyorum her sabah.kahve içtikten sonra çevirmiyorum fincanımı kendime doğru.uyudu mu, hasta mı, aman bunu da ne severdi bee demiyorum artık.kendi kendime konuşup, kendi kendime gülümsemiyorum da.hafta sonları yataktan çıkmamak için de direnmiyorum.bir sürü eş dost gülüşüp kıkırdarken içim kan ağlamıyorda.niye beni anlamadı diye hayıflanmıyorumda.karaladığım her satırda bak artık yoksun.adın geçmiyor aklımın ucundan, düşmüyor iki dudağımın arasına,düğümlenmiyor boğazımda,sıkıştırmıyor ciğerlerimi,bulutlandırmıyor gözlerimi,üşütmüyor ellerimi.boktan yere kimsenin beni kırmasına da izin vermiyorum artık.izin vermiyorum bak seninde artık zihnimi meşgul etmene..

sahi biz niye ayrılmıştık ki..

a.g.t
..

Devamını Oku
Perinur Olgun

Neler istemezdim bu koca dünyadan küçücük dünyama; anneme bol sağlık çok para, babama hayal ettiği meyvelerle dolu bir bahçe, anneanneme bol hatırlamalar, dedeme mümkünse yeni bir kalp (eskisi tekleyip duruyor da: :) , sınıfımızdaki tüm kız arkadaşlarıma birer Barbi bebek, erkeklere birer futbol topu, Hatice öğretmenime kırmızıların en güzelini yanaklarına, sevinçlerin en gülüşlüsünü dudaklarına, renklerin en parlağını saçlarına, sevgilerin en ışıklısını gözlerine, umudun en gerçeğini yüreğine, mutluluğun en pembesini yollarına, sürprizlerin en simlisini rüyalarına, Gülengül öğretmenime teşekkürlerimle birlikte kucak dolusu kırmızı güller, gözlerine çocuksu gülüşler, en güzel boyalarla çizdiğim mutluğun resmi Serdar öğretmenime, Spoken öğretmenime sevinçlerden yaldız, yaldızlardan yıldız, yıldızlardan sıcacık bir iz, bir tanecik ablamın bürosuna çok çok maaş getiren bol bol dava, çok müzikli günleri İndra Öğretmenime, bol hareketler beden eğitimi öğretmenime, bilgisayar öğretmenime en yeni bilgisayarlarla dolu bir oda, drama öğretmenime en güzel roller, yemekhanedeki ahçımıza her gün şinitzel ve patates kızartması pişirmeyi, Mersinimize gezeceğimiz oynayacağımız parklar, bir bowling salonunu şehrimize, AB erken müzakere tarihi ülkemize, kimsesiz çocuklara sıcak bir yuva, hastalara sağlık hastalılara buluş, öğretmenlere bol not, sevgisizlerin yüreğine biraz sıcaklık, sevenlere daha çok sevgi, herkese biraz daha akıl, gözleri görmeyenlere ışık, gönül gözü kör olanların yüreklerine bolca sıcacık duygu, duygulara sevgi, sevgilere umut, savaşlara barış, barışlara huzur, parası olmayanlara istedikleri kadar para, şairlere güzel dizeler, yazarlara en güzel öyküler, şişmanlara bol bol yemek yiyerek zayıflamayı, zayıflara da hareket etseler de şişmanlamayı, havuzlara barajlara bol su, ağaçlara yeşillik, dağlara bol kar, odunları olmayanlara bol güneşli günler, günlerimize bol gülücük, annelerin çamaşırına beyazlık, sonbahara solmasın diye bol renk, ilkbahara daha yeşil olsun diye biraz daha parlaklık, papatyalara sarılık, kulağı duymayanlara kulaklık, gönülden duymayanlara sıcaklık, yoncalara uğur getiren dört yaprak, denizin üzerinde uçuşan martılara bol balık, sokak kedilerinin hepsine kasapların haberi yokken gizlice ciğer, köpeklere sakladıkları kemiklerin hepsinin bulunması, kafesteki Mavişime şarkılı günler, akvaryumdaki arkadaşlarıma bol oksijen, çok saydığım laboratuar öğretmenim İrfan öğretmenime gönül dolusu sevgilerimle birlikte en güzel en donanımlı bir mikroskop, en kuvvetli mikroplar ve buluşuna yardımcı bakteriler, bizim sınıf için hiç test çözmeden, hiç ders çalışmadan yine sınavlarda birinci olmayı, kendim için de annemi kandırıp bir diz üstü bilgisayar aldırmayı, istemiştim; ;) Bu istediklerimin en azı daha sayayım mı? ::
..

Devamını Oku
Safet Kuramaz

Kazanımız kaynar yirmi dört saat
Bize ol kol kanat at odunu dost

Fakir fukaramız hiç eksik olmaz
Yanımızda doyar kimse aç kalmaz

Derdi olan söyler hal çare arar
..

Devamını Oku
Aşk Aşkın Şehri Ordu

Sevgi çemberinden geçmeyen neyi bilir?

Dünyaya sevgiyle bakmayan bakış merhametli midir?

Yaşamak üç beş öğün yemek, içmek, gezmekse eğer,

Komşunun köpeği boşuna ağlar...
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

İnsanlar acıkınca, yemeklerden bahseder,
Parası olanlar gider, tıka basa yemek yer,
Parası olmayanlar da, cam önünde seyreder,
Karnını doyuran çıkar, duyun seyreden ne der..........İNSANİ
..

Devamını Oku
Hamiye Alkış

bir güzel kar topu oynamak istiyorum
ellerim dona dona sokaklarda.
hasret yüreğim çocukluğuma
ben sana hasretim,kocaba köyü.
ağaçlara çıkıp dallardan atlamak.
değirmene gitmek,kızların peşinden
derekorusuna gitmek, fındık zamanı
..

Devamını Oku
Kazım Karagöz

Eşşek iki şey için anırır ulu orta,
Biri cinsellik için, birisi yemek için.
Mana gidince bakın nemiz kaldı bizim de?
Bağırıp bağırıyoruz, biz neyi demek için?
..

Devamını Oku
Halil İbrahim Özdemir

Savaşlar barış oldu, düğünden savaş çıktı
Gönüller fetheyledik öğünden lavaş çıktı
Aç adam hayalidir, türlü yemek beklerken
Gözümü doyurmayan o günden bu aş çıktı
..

Devamını Oku
Mahmut Şimşek

(1) çift sürüp ekin ekmeyen sofraya yemek dökmeyen
karı kahrı çekmeyen malın kıymetini bilemez

(2) Okur yazar olmuş görmemiş mektep
yuları altından,da olsa merkep oğlu merkep
..

Devamını Oku
Bilal Yalçın

Çok acıktım anne
Sabahtan beraber bahçeye gittik
Öğlen olunca okula gitmek için
Eve gelirken bana demiştin ya
Oğlum sofra da yufka ekmek var
Masanın altında çömleğin içinde
Salça var
..

Devamını Oku
Menekşe Gülay

-Babam üç senedir hastane de yatıyordu. Elimden geldiğince onu sık sık ziyaret edip mutlu etmeye çalışıyordum. Çünki babam benim canımdan bir parçaydı. Aşırı severdim kendisini. Son zamanlarında artık yerinden kımıldıyamaz oldu. Yatalak olmuştu. Hastane de özel bir odada hemşireler başında. Özel doktorlarıyla yine mutsuzdu babacığım. Çünki evlatlarına çok düşkündü. Beni gördüğünde çocuk gibi sevinirdi. Ben de ona belli etmezdim. Ayrıldıktan sonra saatlerce sokaklarda ağlıyarak yürürdüm.
-Üç aylıkken almıştım papağanımı. İsmini kontes koymuştum. Elimde besliyerek büyütmüştüm. Sanki ailenin bir ferdiydi. Bizlerle masa da yemek yer. Üzerimizden hiç inmezdi. Beni kimseyle paylaşamazdı. Bana çocuklar sevgi gösterseler gider onları acıtmadan ısırırdı. Hep benimleydi. çocuk olsa benimle yatacaktı nerdeyse. Ev de özgürce uçar. Biz geçiyoruz farketmezdi onun için. Bizler başımızı eğmek zorunda kalırdık. Mutfak ta yemek yaparken gelir omuzuma konar.
-Kontes, yemeğin içine düşeceksin. vallahi tavuk niyetine seni yeriz derdim.
O da anlamış gibi cıyak cıyak bağırırdı.
Islıkla şarkılar söyler. İsimlerimizle bizlere bağırırdı. Yazlığa gittiğimizde onu veterinere bırakırdık. Döndüğümüzde bir hafta yüzüme bile bakmaz elime aldığımda beni ısırırdı. Sonra barışırdık tabii. Kontes onüç yaşındaydı. Sultan papağanları 6-7 sene yaşarlarmış. Veterineri çok iyi baktığımızı söylerdi.
Anlatmak istediğim. 20 Eyül 2005 de sabahın beşinde acı bir şekilde telefon geldi. Baba mı kaybetmiştim. Büyük üzüntüydü benim için. O gün babam defnedildi. Akşam üzgün bir şekilde eve geldik. gece saat onbir di. Kontes bir çığlık attı. Koşarak kafesinin yanına gittim. Kafesin içinde düşmüş bana bakıyordu. Elime aldım. Su içirdim bana bakarak gözlerini kapadı.
Çocuklar yattığı için kontesin öldüğünü anlamadılar. ben de balkona götürdüm. Çocuklara sabah söylerim diye düşündüm. İşin ilginç tarafı. Babam kontesi çok severdi. Nezaman bana gelse ona da birşey getirirdi. Ve babamla aynı gün de hakkın huzuruna vardılar.
..

Devamını Oku
Ali Lidar

297.
Hayatım boyunca çok az şeyi yarım bıraktım ben. Genelde her boku elime yüzüme bulaştırmamla bilinsem de gücüm yettiğince sonuna kadar gittim gidebileceğim her şeyin. Bebeyken öğretti annem bana doysam bile tabakta yemek bırakılmayacağını, ya da sofrada parça ekmek. Büyük deprem olduğunda bira içmeyi, artçısı olduğunda sınıfta ders anlatmayı kesmedim mesela. Devam ettim elimden geldiğince her ne yapıyorsam yapmaya. Tek bir istisnayla.. Neşet Baba. Ne zaman, nerede bir Neşet Ertaş türküsü duysam, her ne yapıyorsam bırakıp, gözlerimi inceden kısıp, için için eşlik edip onunla beraner hiçbirinize anlatmayı beceremeyeceğim bir yolculuğa çıkarım. İşte bu an da o anlardan biridir. Öyleyse varsın yarım kalsın bu cümle de..
..

Devamını Oku
Ali Lidar

306.
Tabi başka şeyler de girdi araya. Acıkıyor insan, uykusu geliyor.. Ben de yemek yedim, uyudum, kitaplar okudum. Ama bunların hepsini aradan çıkarır gibi yaptım. Hızlı hızlı yaptım. Az yedim, çok uyumadım, kitaplara da eskiden olduğu kadar hırsla saldırmadım. Benim asli görevim seni sevmekti, hiç aklımdan çıkarmadım. Ciddiyetimi hiç kaybetmeden sadece seni sevdim. Başka her şeyi ‘aradan çıkardım’. Ciddiye almadım hiçbirini..
..

Devamını Oku
Ali Lidar

31.
Neyin var sorusuna verilen 'hiçbir şeyim yok' cevabı kadar yürek burkan bir şey olamaz zannımca. 'Hiçbir şeyim yok' sihirli bir sözcüktür aslına bakarsanız. Cümleyi kısaltıp 'i'si uzatılmış bir 'hiiiç' gibi de kullanabilirsiniz. Yine aynı çok anlamlı etkiyi yaratır. Hatta öyle kullanmalısınız yoksa karşı tarafta eşcinsel olduğunuza dair şüpheler oluşabilir. Türkçe'nin en büyük problemi de bu işte. Konuşma dili, yazı dili gibi kullanıldığında çok sevimli bir algı çıkmıyor ortaya. Mesela arkadaşınıza 'ben akşam sizin yanınıza gelmeyeceğim, evde ailem ile birlikte yemek yiyeceğim' yollu bir şeyler söylerseniz adamın kafasından muhtemelen şu geçer. 'Gay lan bu.' Neyse konu bu değil şimdi. Konu şu. 'Hiiç' dedğinizde bundan iyiyim bir sıkıntı yok anlamı çıkar, ya da pek çok insan öyle düşünür. Ama ağızdan çıkan gerçek anlamıyla yorumlandığında, ortaya çıkan tablo bir insanın tanık olabileceği en büyük kişisel trajedidir. 'Hiçbir şeyim yok..' Hiçbir şeyim kalmadı der gibi.. Hiçbir şeyi olmayan bir adamdan daha trajik ne olabilir ki?
..

Devamını Oku
Eyüp Cüce

Küçükken tabağımda yemek kaldığı zaman,
Annem derdi "Yemekler ardından hep ağlarmış"
Kaç terminal geçmişim, kaç istasyon, kaç liman,
Meğer benim ardımdan ağlayan sırf onlarmış.
..

Devamını Oku
Nuri Özoğlu

Dağlar dağlar deyip çıldıran varken,
Banane dağlardan demek varımış.
Ekmeği bulupta, katık ararken,
Vakit geçirmeden yemek varımış.
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Kedi domuz değildir,
Her yemeği yiyemez,
Yemek beğenmez diye,
Ona nankör denilmez…

Koyun hiç et yiyor mu?
Aslan hiç ot yiyor mu?
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Hayrımız düşünülmez bir ay dinlenmedeler,
Ramazan tatil günü belli etmeyecekler…

Bol bol reklam arası ve tanıtım verirler,
Birileri kâr eder, bizlerle eğlenirler…

Lefte hiçbir şey yoktur seviye düşürülür,
..

Devamını Oku
Sinan Karakaş

Yedisidir Ramazanın
Tövbesi gerek azanın
İçinde yemek pişmeli
Tencerenin ve kazanın
..

Devamını Oku