YB-49 Oduncu… Şiiri - Yorumlar

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

(Not: Bu hikâyede geçen oduncu hikâyenin kahramanıdır. Hikâyeyi konusunun önemi için aktarıyorum. Yakacak ticareti yapan, bugünün odun kömür satıcılarının, hikâyedeki oduncu ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu günün anlayışlı ve ticari amaçları doğrultusunda odunculuk yapanların affına sığınarak hikâyeyi sizlere aktarıyorum. Özür dilerim)



Anılarımda,
Şipşirin bir hikâye
İçi dolu nüktelerle

Tamamını Oku
  • Mehmet Asisa
    Mehmet Asisa 28.04.2006 - 11:46

    Güzel bir hikaye... Her hikayede farklı özler olabildiği gibi, burada da farklı özler var.. Şair bir yönünü ortaya çıkarmış.. Elbette hikayenin diğer yönleri de çok önemli... Mesela, yolları çıkarda birleşen insanlar, hedefe varınca ayrılmışlar.. Hedef şehre varmak.. Hikayede şehire varılınca ne olduğu anlatılmıyor. Ama ayrılındığı belli..

    Zengin çıkarı gereği eşeği şehre ulaşıncaya kadar kiralayıp işini görmüş...

    Oduncu odunların parasını cebine koyduğu halde, aklı odunlarında kalmış..

    Ama benim çıkardığı öz, ne o, ne bu.. Çıkarlar insanları geçici birleştiriyor.. Çıkar dostlukları olmuyor..

    Tebrikler şair güzel hikaye için.. Herkes bir yönünden ders alabilir..

    Cevap Yaz
  • Abdullah Kılıç
    Abdullah Kılıç 28.04.2006 - 11:23

    “Oduncu” öyküsü, şiir ile vermek istediğiniz mesajda çok önemli. Öyleyse mesajlarınız ile öykü arasında tutarlılık olmalı, ki şiir amacına ulaşsın. Bende takıldı kaldı mesela. Tek okuyucu muyum? Elbette hayır, ama itirazım çok önemli bir yere. Biraz daha açayım. İki ana karakter ile başlangıç var: Zengin ve oduncu. Oduncu, odunu ile birlikte eşeğe binmeyecek kadar “insan” birisi. Zenginin ise bu umurunda bile değil. Yorgunluğunu giderecek “eşek” arayışında ve paranın bunu yapabileceğini dini imanı gibi bilen birisi! Salt bu nedenle bile olsa, “oduncu”, anlatmak istediğiniz mesaja kurban gitmemeliydi.

    Söz tarihi çok ustaca yazılmıştır, ve yazdıranlar da elbette paralı olanlardı. Bırakın söz tarihini, ülkelerin bütün tarihini yazanlar vardı ve bu meslekleri karşılığı ücret alıyorlardı. Geçmişi zaferlerle dolu olmayan ülke biliyor musunuz? ! Hiçbir ülke hiçbir savaşta yenilmemiştir! ..vs…

    Söz tarihinde ise, bir tek mesaja nice ince noktalar güme gider. Örneğin tavşan tembel bir hayvan mıdır? Bilinmez! Ama “yan gelip yatmayın” ana mesajına bu hayvancağız kurban edilir ve kaplumbağa galip getirilir! Keza ağustos böceği aynı şekilde!

    Peki bu gibi anlatımlarla insan nasıl olur da hayvanlar dünyası ile barışık yaşayabilir? Mümkün müdür? Olmamıştır ve bildiğiniz gibi şu anda Kanada yüzbinlerce yavru fok balığını bütün dünyanın gözü önünde, kafalarına vura vura katletmektedir! ..

    Alışageldiğimiz dil, oldukça kusurlu bir dildir. Öyle olmasaydı, dünya bugünkü halinde olmazdı/olamazdı. Çünkü beynimize ne yazarsak/yazılırsa onu yaşıyoruz. Öyleyse daha titiz söylemlere ihtiyacımız var artık. Ki şiir, en etkili araçlardan birisidir. Tek barışçıl silahtır. Hassasiyetim bu nedenledir. Bir okurunuz olarak “Oduncu” şiirinizi protesto hakkımı kullanıyorum. Ki şiir bile diyemiyorum zaten. Çünkü şiir olabilmesi için ruhu olması gerekirdi; ruh, farkında bile olunmadan zenginin dini imanı olan parasına teslim edilmiş…

    Sevgi ve selamlar

    Cevap Yaz
  • Erol Duran
    Erol Duran 26.04.2006 - 15:48

    Akıcı ve aklıda kalıcı... Bir hikayenin şiirselleşmiş hali.... Yüreğinize sağlık tebrikler..

    Cevap Yaz
  • Mehmet Özer
    Mehmet Özer 26.04.2006 - 15:31

    Şiir insanların çatışmalarla geçen iç dünyasını anlatmış.Çok başarılı .Cümleler olayı adeta canlandırmış.İyi bir çalışma. sizi kutlarım.
    rumuz:bilim yolu/mehmet özer2

    Cevap Yaz
  • Tarık Sasaoğlu
    Tarık Sasaoğlu 26.04.2006 - 15:27

    'İnsanca yaşıyorsan gözün yaşlanır,
    Doğruyu söylüyorsan adın taşlanır,
    Yağmaya karşıysan sinen dağlanır,
    Fidanları baltalayandan dost olur mu.'

    Diyesim geldi.ve dedim.kutlarım şiirinizi.esenkalın.

    Cevap Yaz
  • Ercan Cengiz
    Ercan Cengiz 26.04.2006 - 15:04

    Anlatırlardı, aklımda kaldığınca aktarmak istedim, adam bir hendeği atlayınca cebindeki beş kuruşu hendeğe düşer, adam da hendeğe iner, aranır, söylenir, ağlaşır... Bir derviş gelir adamın derdini sorar, mesele beş kuruştur (akçe), ona ağlaşır. Derviş düşünür taşınır hendeğe inmektense cebinden on akçe çıkarır adama verir... Yola koyulurlar bir süre sonra ağlaşma başlar. Derviş sinirli sinirli sorar, şimdi niye ağlıyorsun diye... Adamın cevabı ilginçten de öte, ya der Dervişe, ağlıyorum ağlıyorum o paraya, düşmeseydi hendeğe, cebimde olurdu tam tamına on beş akçe... (aklıma getirdin, paylaşmak istedim...)
    Sağlıkla kal...

    Cevap Yaz
  • Aydın Güler
    Aydın Güler 26.04.2006 - 14:38

    Işık oldunuz bilge kişiliğinizle,Lütfen aydınlatmaya devam ediniz.Şimdilerde herkeze ve her şeye çok ihtiyaç var çünkü.Kolay gelsin.Aydın Güler

    Cevap Yaz
  • Sibel Koçarslan
    Sibel Koçarslan 26.04.2006 - 14:27


    Anlatmış sürekli zengin
    Artık odunlar değil senin

    Taaaa…. Şehre varıncaya kadar
    Şehirde yollar ayrılıncaya kadar

    Biline ki, taaa o günden bu güne
    Odunlara, odunculara
    Kurbandır bütün kutsal davalar…


    Çok güzeldi. Çok şey anlatılmış, derin derin. Kaleminize sağlık. Saygılar.
    Sibel Koçarslan

    Cevap Yaz
  • Mazlum Zengin
    Mazlum Zengin 26.04.2006 - 14:25



    Çok güzel bir çalışma
    içi mesaj dolu bence herkes bu mesajlarda kendine düşeni almalı
    bu şiirden bence bir film yapılır Güzel bir çalışma kutlarım.

    Cevap Yaz
  • Ramazan Özütürk
    Ramazan Özütürk 26.04.2006 - 14:21

    Hem şiir, hem de hikaye gibi olmuş. Bu yol şiirlerinizi çok beğeniyorum. Tebrikler güzel bir anlatım.

    Saygılarımla.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta