Yazı 044 Antares Şiiri - Necdet Erem

Necdet Erem
1570

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Yazı 044 Antares

Ey İnsan, fizik âlemindeki küçüklük ve basitliğine değil,
Allah’a, iman, itaat ve muhabbet ifadesi olan kulluğunun, sana kazandırdığı büyüklüğüne bak.
Ve sana bu şansı ihsan eden rabbine ihsanının büyüklüğü nispetinde muhabbet ve itaat et.

ANTARES

Seyrettiğim bir belgeselde, gök cisimlerinin birbirleri ile olan mukayeseleri, uzay bilimcileri tarafından yeni tespit edilip, Antares diye adlandırılan bir yıldızın güneş, dünyamız ve diğer gezegenler ile yapılmış olan karşılaştırması, bende aşağıdaki yazıyı kaleme alma ihtiyacını tetikledi.

Görünen o ki;
NE BÜYÜKLÜKTE SON, NE KÜÇÜKLÜKTE SINIR YOKTUR.

Güneşe oranla küçüklüğümüz neyse,
hücrelerimize nispetle büyüklüğümüz ondan geri değildir.

BÜYÜKLÜK, KÜÇÜKLÜK AÇISINDAN HER ŞEY MUKAYESE EDİLDİĞİ ŞEYE GÖRE DEĞER İFADE EDER.

Şu günkü teknik gelişmelerin verdiği imkân ile yapılan tespit sonucu Antares gökyüzündeki 15. büyük yıldız olarak belirlenmiş olmakla; kim bilir Antares’in de yanlarında görülemeyecek kadar küçük kalacağı, akıl almaz büyüklükte daha ne Antaresler var.

Bütün bunların yaratıcısı, düzenleyicisi, sevk ve idare edicisi olan Allah insanlık alemine imkan ve ömür verir ise, insanlık mikro âlemde insanı hayrete düşürecek cismen küçük, sanat ve hikmet açısından çok büyük, mikroskobik varlıkları;

Makro âlemde ise, şimdi büyüklüğü karşısında hayrete düştüğümüz, cisimlerin yanında mikroskobik küçüklükte kalacağı çok daha büyük varlıklar görecek ve adlandıracak.

Bize göre büyüklüğü ve uzaklığı rakamlar ile tarifi ve mukayesesi mümkün olmayan daha, neler keşfedilecek.

İnsan oğlu Yüce yaratıcının akıl almaz daha nice sanat eserlerine şahit olacak, daha neler görecek.

Bu baş döndürücü azamet ve güzellik karşısında;
İman edenler “MAŞAALLAH BAREKALLAHU LENA FİH” deyip hayret ve muhabbetle o sonsuz ilim, sanat ve nihayetsiz kudret ve azameti ilahiyyenin karşısında secdeye varacak.

Kainat sergi salonunda sergilenen sanat şaheserlerini seyretmenin haz ve mutluluğu ile kendinden geçip melekleri kendisine hayran bırakacaktır.

Bu muhteşem tablo karşısında, kendisini inançsızlığa mahkum edenlerin şaşkınlığını ise anlatmaya değer görmediğimden onu da akıl ve hikmet erbabının idrakine havale edip, nazarımı Antaresin işaret ettiği ufka çeviriyorum.

Peki, şimdi düşünelim.
Bütün bunları keşfeden, isimlendiren İNSAN, şu kâinatta ne kadar yer tutar?

BU SİTEM İÇİNDEKİ YERİ, DEĞERİ VE BÜYÜKLÜĞÜ NEDİR?

KENDİ İRADESİNDEN KAYNAKLANAN GÜCÜ KUVVETİ, İLMİ, MARİFETİ NEREDEN ALIR?

BÜTÜN YARATILMIŞLAR ARASINDAKİ SEÇKİN KONUM VE İMKANI KİME VE NEYE BORÇLUDUR?

BU SONSUZ İMKAN VE İLİMİN ONA VERİLİŞİNİN ÖZEL BİR SEBEBİ YOKMU?

İnsan hala “laked haleknel insane fi ahseni takvim 95/4” İNSANI En güzel (en mükemmel) bir surette, şekilde yarattım hitabına dikkat etmeyecek mi?

Ve insan hala “Alleme ademel esmae kulliha 2/31” ayetinin sırrını hesaba katmayacak mı?

İnsana bütün varlıkların isimlerini (ilimleri, yarattığım her şeyi takliden yapabilme ilmini) öğrettim. İlahi iltifatına mazhariyetinin farkına varmayacak mı?

Hala insan bezmi elestte, (ruhlar aleminde) bütün meleklerin âdeme ve şahsında insana secde ettirilmesinin, varlık âleminde, fizik aleminde eşya ve hadiselerin ruhunu teşkil den melaikenin âlemi şehadet olan şu dünyada, hayatın yaşanmasında yardımcılarımız olan tüm yaratıkların, insana hizmette yarıştığını görmeyecek mi?

Göklerde ve yerde olan her şey O’na aittir; hepsi O’nun iradesine tabidir. (Rum 26)

Tan yerini ağartan (dır O) , geceyi sükûnet(in kaynağı) yapan ve güneş ile ayı tespit edilen yörüngelerinde hareket ettiren (Odur) . Bu(nların tümü) her şeyi bilen sonsuz kudret sahibinin iradesi ile tayin edilmiştir. (Enam 96)

ŞİMDİ KENDİNE SOR, BÜYÜKLÜKLERİ AKIL İLE İDRAK, RAKAMLARLA İFADE EDİLEMEYEN BU GÖK CİSİMLERİNİN YANINDA SEN NE KADAR BÜYÜKSÜN?

VE BÜTÜN BUNLARI GÖRDÜĞÜN GÖZÜN VE ONLARI İÇİNE ALAN BEYNİN NE KADAR GENİŞ?

FİZİKİ AÇIDAN BUNLARA NİSBETEN BUNCA KÜÇÜKLÜĞÜNE RAĞMEN; BUNLARI GÖRECEK BİR GÖZ, ARAYACAK BİR MERAK, İDRAK EDECEK BİR AKIL, İNCELEYECEK BİR İLİM, BULACAK BİR İMKÂN SANA KİM TARAFINDAN VE NEDEN VERİLDİ? ? ?

BUNLARI BULMAN VE BİLMEN; SANA, BUNLARI YARATANI TANIMA ARZUSU, SEVME AŞKI, SENİ YARTMIŞ OLDUĞU AMAÇ DOĞRULTUSUNDA YAŞAMA TUTKUSU, İSYANINDAN KAYNAKLANAN BÜYÜK BİR CEZAYA ÇARPTIRILMA KORKU VE ENDİŞESİ VERMİYORMU? ? ?

BÜTÜN BUNLAR O’NUN İLMİNE HAYRET;
NİMETİNE, MERHAMETİNE, MUHABBET;

AZAMETİNE KARŞI İTAAT HİSSİ VERMİYORSA!
SEN NASIL AKIL SAHİBİ OLDUĞUNU İDDİA EDEBİLİRSİN?

Ve bu gün değer verip peşinden koştuğun,
korku ile önünde titreyerek eğildiğin, istemediğin halde emrine itaat ettiğin şeyler ne kadar büyük, ne kadar değerli,
ne kadar güçlü ki? ..

PEKİ, YA BÜTÜN BUNLARI YARATAN, O NE KADAR BÜYÜK, NEKADAR GÜÇLÜ?

SANA KARŞI NEKADAR MERHAMETLİ OLDUĞUNU DÜŞÜN. HAYATA BİR DE BU AÇIDAN VE BU PENCEREDEN BAK.

Ve küçük şeyleri olduğundan büyük görme!
Gerçek değeri olmayan şeyler uğruna sana vadedilen ebedi saadeti kaybetme!

Küçücük, basit, fani fakat pahalı, dünya lezzet ve menfaati için kendine yazık etme...

SEN SADECE YEME, İÇME VE HAYVANİ HİSLERİNİ TATMİN ETMEK İÇİN YARATILMADIN.

KABİR ÖNÜNDE, AZRAİL ARKANDA, DURURKEN ARTIK TERCİHİNİ YAPMAKTA SERBESTSİN.

SAKIN YANILIP, YANLIŞ TERCİH YAPMA.

“ŞERRUN NEDAMETİ, YEVMEL KIYAME”
Pişmanlığın, faydası olmayacak kıyamet gününe kalmasın.

Necdet Erem
Kayıt Tarihi : 1.12.2009 15:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Necdet Erem