Yazgı alnımızın ortasında gümüş görünmez bir ip gibi
İnce ince düğümlerinde içimize dokunan her şey asılı
Bu yedi nefeslik geceye gümüş iplerle asılmışım
Pusulam esaret.
Ödlek adamlar yalnız kayıpken seçilir
Esaretimi bir çarşaf gibi üstüme serip saklanmışım.
Ödlek adamlar dilsiz eşyalara tutunurlar
Aşıklar dilsiz eşyalarda aşkın kokusunu ararlar.
O, içimde yayılan tek bir hüzme ışık bu sinmişliğin arasında, silik, biraz da aykırı tüm bunlara.
Ellerı önünde kelepçelenmiş gibi dursa da çok uzaktır esarete, gözleri alevlerle parlar.
Hem ürkütücü, hem davetkar.
Yazgıya başkaldırıdır, söker atar alnından.
Ayaklarının altında çakan bu şimşekler, kafatasının üzerinde meşe ağacının kökleri,
Battığı yerden doğurur güneşi, ama bir garip, sanarsınız elleri kelepçeli, ki o da öyle sanar.
Gölge oyunlarında kendinden kaçar.
Bazen söner; belki bir şeyler kaybolur, belki de yerli yerine oturur.
Yine de bir gariplik vardır geride kalan.
Kayıt Tarihi : 17.1.2025 00:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!