Bazı insanların hayatlarının ortasına kaderleri bomba gibi düşer.
*
Henüz aşk ona tokadını atmadı. Aşk Dostoyevski’nin acıya hazır hâle gelmesini bekliyor. Aşk, kafası karışık bir entelektüele değil, acıyı yüz hatlarına yedirin bir adama nefesini üflemek istiyor.
…
“Gençliğim üzüyordu onu açıkça.”
…
Anna gerçekten sevmesini biliyordu. Sanki yirmi yaşında olan Dostoyevski’ymiş ve kendisi kırk dört yaşındaymış gibi mücadele ederek seviyordu kocasını.
*
Zamanın üzerinde seksek oynamaya devam ediyoruz.
*
Aşk, onları hem bir arada tutmakta, hem de soludukları havaya kıskançlık tozları savurmaktadır.
…
Evlilik çiftin kapısını çalar.
…
Ve bir sabah kendisiyle yüzleşmeye cesaret edemeyen sevgilisinin mektubunu alır. Sayfalarca süren bir özür mektubuyla salonun ortasında bir kadın. Aşık bir kadın… Yahya Kemal evlenmekten son anda vazgeçmiştir.
*
Erkek çocuklar sevmeye sevilmekten daha yetenekliler. Sevdiklerini kıskanmaya da.
*
“… Kaderin, yaşamın boyunca istediğin şeylere ulaşmana engel olacak.” Bu söz sanki küresine bakan falcı bir kadının ağzından çıkmış gibidir.
*
Erkekler ne kadar sert, ne kadar meşgul, ne kadar serseri, ne kadar anarşist ya da ne kadar her ne olursa olsunlar, kız evlatları doğduğunda ortak bir tecrübeyi paylaşırlar; merhamet onların kalplerine yaygısını serer. Ve babalar, kızlarına her baktıklarında camdan bakan bir çocuk gibi merhamet de başını bu gözlerden dışarıya uzatır.
*
Rousseau her zaman üst tabakadan kadınlardan hoşlanmıştır… Fakat hayatını geçireceği kadını kader bir çamaşırcı olarak tayin eder.
*
Halkın yılan şekline soktuğu dedikodulara, Hürrem’in kelimeleri zehir eklemişti. Kanuni bu yılan tarafından hem sokuluyor, hem de zerk edilen zehir onun zihnini uyuşturduğu için kendisine yapılanı idrak edemiyordu.
…
“Bir kez yapılan budalalık benim için yeterli.” Bir kez bir adamı gerektiğinden çok sevmek, onun büyümesine izin vermek, sonra büyüdüğü için onu öldürmek, bu ölüm için acı çekmek yeterliydi.
*
Çehov’un hayatına ulaşmak için zaman isimli kuleye elimdeki baltayla vurduğumda önüme düşen ilk cümle bu oldu. Bu cümle bana onun hakkında bilmem gereken her şeyi resmediyordu.
…
Onu kendisine getirmek için bir buz torbasını göğsüne koydu. Çehov ona bakıp gülümsedi ve fısıltıyla şöyle dedi: “Bomboş bir kalbin üstüne buz koyma.”
*
Yazar milyonlarca kum tanesinin arasından bir boncuğu alır gibi hayatından bir ayrıntıyı alır ve kitabın sayfaları arasına saklar.
…
“…Gülbün ayağının altındaki toza sordu: Suçlu muyum? Toz, hayır, dedi. Gökyüzündeki ak bulut yumaklarına sordu, hayır dediler. Taş kesilmiş bir aşk acısı kadar güzel görünen Valide Camii’ne sordu, yine hayır... ”
(Safiye Erol / Dineyri Papazı)
*
“Neden sana acı çektiriyorum sevgilim? Neden hep, ya sana acı çektirmek, ya da kendimi aldatmakla geçiyor günler? Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık; ama herşeyi olduk… Seni artık görmeyeceğim. Yıldızları nasıl seyrediyorsam bundan böyle sana da öyle bakacağım demek.”
…
“Kalbine sahip olmadığım sürece, hiçbir şey gözümde yoktu; ama şimdi sahip olduktan sonra onu tutmak muhafaza etmek isterim.” Goethe
…
Aşk başka bir kadın bedeninde ziyaret etti şairi.
*
Ölü bir erkeğin hayaletini izleyen kadını hangi canlı erkek mutlu edebilirdi ki?
*
Aşk’ın hareketlerini radarlarla tespit edemezsiniz. Onun ne zaman, nereye, neyi bahane ederek yerleşeceği bilinmez. Bazen bir kadını, bazen bir mürşidi, bazen sadece bir sesi kıyafet olarak üzerine geçirir. Muhatabını kralların, hırsızların ya da çocukların arasından seçmekte hürdür.
*
Zaman teleskopunuzu ona yönelttiğinizde Neyzen’in ne yaptığını görebilirsiniz. İşte bakın orada, dağları ve kırları dolaşıyor.
…
…bir zaman sonra Tevfik’e yetmez ve sonunda sevgilisini ceketinin altına saklayarak evinden kaçar. Nereye mi? İzmir Mevlevihane’sine… Şeyh Nurettin Hazretleri, Tevfik’in nefesinde dolaşan aşk serserisini görür.
…
Bir türlü hayata alışamayan Neyzen…
…
“…aman efendim! Ben o ney vazifesini boş bira şişesine de yaptırırım, sen o demleri, o nameleri, o ahları kamış mı yapıyor zannediyorsun? Onları bu fakirin dudakları yapıyor.”
Şule Yayınları / 2006
Ayşe SevimKayıt Tarihi : 20.4.2016 11:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!