Bir sonbahar akşamıydı.
Soğuk ve tahta bir bankta oturuyordun,
Aylardan da eylül,
Islanmıştın birde,
Üstündeki göğü kim ağlattı çocuk?
Habersizdin,
Şimdi seni daha çok,
Daha çok sevmeliyim.
O kadar çok sevmeliyim ki,
Ateş pervaneye darılsın.
Etrafında gezinmek de yetmez,
İçine girmeliyim ateşin.
Genciz
Sığmıyor yüreğimiz göğsümüze,
Bu heycan,
Bu hırs,
Bundandır düşünmeden yaşayışımız,
Hayat yanı basımızda,
Sonunu yazamadığım tek şiir,
Yürüyüpte bitmeyen tek yol
Sensin…
Başlayıpta biteremediğim
Sonu başı karışmış bir hikaye…
Ne varlığın yetiyor,
Umutsuzluğum,
Bıkmışlığım,
Boşvermişliğim,
Suskunluğum,
Nasıl başedilir ki,
Varken yokluğun…
Oy gelinim,
Oy sevdiğim,
Ne demeli şimdi,
Neye yormalı ihanetini,
En iyi nasıl tanımlayabilirim?
İhanet üçüncü bir kişi mi?
Ben gece yaşar,
Gece ölürüm…
Gündüzleri düşün ömrümden
Bir suikastin talihsiz kurbanıyım
Azmetiren sen,
Vuran sözlerin…
Yokluğun beni adam etti,
Yokluğun beni şair etti,
Yere batsın adamlığımda şairliğimde,
Yokluğun beni benden etti.
O zavallı bir şeytandı,
Yalnız kendine düşmandı,
Şeytan bir meleğe sevdalandı,
Sevdası da sevdaydı,
İyi göründü ve sevdi,
Şeytan durdu,
Çatlayan tohumdan fışkıran fidanlar kadar gençsin.
Ilık rüzgarlarla, berrak aydınlıklarda;
Boy verecek ve günler göreceksin.
Çiçekler açacaksın;
Beyaz badem çiçekleri
Ki onlar kadar güzelsin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!