Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman
Yaşım yetmiş beşe gelince
Kendimi hala elli sanmıştım
Dilim gönlüm güzel deyince
Yaşlılık kapıyı konduğu zaman
Ağrılar sancılar altmış da başlar
Siyah kehribarken ağarır saçlar
Sızlar her bir yanın gözünde yaşlar
Yaşlılık kapıyı sorduğu zaman
Kırılır kanadın bükülür belin
Ne oğlun bakar ne kız la gelin
Kıvrılır köşede paslanır telin
Yaşlılık kapıyı çaldığı zaman
Söylemez dillerin kör olur özün
İki çeşme gibi aksa da gözün
Bunamış derler geçmiyor sözün
Yaşlılık kapıyı vurduğu zaman
Kimileri görmez baharı yazı
Torunlar sever isterse bazı
Yarım kalmış sevda verse de sızı
Yaşlılık kapıyı açtığı zaman
Yatağa düşünce ararlar ölüm
Ölümü beklerken çekerler zulüm
Sana da gelecek sırası gülüm
Yaşlılık kapıya daldığı zaman
Hayatın sürprizi derde dert ekler
Ümitsiz yaşlılar ölümü bekler
Böbrek iflas eder kalbi de tekler
Yaşlılık yatağa serdiği zaman
İğneden ilaçtan çürür her yerin
Salı verir tenin kırışır derin
Frenlerin tutmaz ön ile gerin
Yaşlılık doktora düştüğü zaman
Gençliğin bitmiş oldun sıradan
Yaşamak bu değil dersin sonradan
Dua edersin “Al canımı Yaradan”
Yaşlılık başına geldiği zaman
Güvenme malına kalır burada
Her kim ne ekmişse biçer orada
Gönül ister Mevla tekrar yarada
Ölüm kabımızı çaldığı zaman
Bu sözlerim olsun size nasihat
İnsanda olmalı onur haysiyet
Sevgiye ermektir benden vasiyet
Felek canımızı aldığı zaman
Nice Binali’ler mezar da yatar
İnsan bir nefese her şeyi satar
Fanidir canlılar bil bunu yeter
Azrail içerden çıktığı zaman
05.11.2020 Saat 00:40
Konyaaltı / Antalya
Kayıt Tarihi : 20.8.2021 20:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!