Gün doğmaya başlamış, cansız bir ışık vurmuş kulübenin camına
Karanlık gök yavaşça kızıllaşırken kalkmış yaşlı balıkçı
Yüzündeki kırışıklıklar ve geçmişi ile, elleri nasırlı, yorgun
İskelede bağlı kayığına yürürken sadık dostu yanında
Bu kasabada yaşayan herkes bilir onun hikayesini ve saygı duyar
O da bunu bilir hatırasıyla ve efendiliği ile yaşar
Ne güldüğü görülmüştür ne de ağladığı isyanda etmemiştir
Bakmayın yaşı atmış ama hala gençliğinin baharında
Kulübenin önü iskeleye kadar papatyalarla bezenmiş
Kolay mı kırk senedir hasret sarı papatyasına
Her akşam, her sabah gözyaşlarıyla sulanır onlar kimse görmeden
Tam kırk sene önce yemyeşil gözleriyle
Beline kadar uzanan sarı saçlarıyla, buğday tenli
Sarıpapatyaların sultanına kaptırır gönlünü
Gözü başka çiçek görmez olur, karşılıksızda değildir hali
Papatyada ona vurgundur ama denizin karşı kıyısındadır
Balıkçının sevda türkülerini yakamozlar taşır
Sarıpapatyanın gözyaşlarını yağmurlar
Martılardı şahittir bu aşka suskun tanıklarıdır
Bir ateş bu kıyıda yanar, bir ateş karşı kıyıda ama dumansız
En saf, en temiz duygular körükler aşk ateşini
Ne zaman ki toprağından başka yere dikene kadar
Papatya bu yaşayamaz ki her yerde, özgür olmalı
Yaşadığı yerde sevda olmalı, ya yoksa
Ve kimse el sürmeden, tek bir nefes almadan kokusundan
Soluverir oracıkta bırakır bedenin toprağa
Sadece o mu genç balıkçı da yaşlanır bir gecede
Yıldızlar tek tek kayar saçlarına, yakamozlar kaybolur
Yağmurlar da kesildi çorak kaldı gönlü
Ne denizin çırpınışları, ne fırtınalar yetmedi onları kurtarmaya
Öfkelerini şimşekler taşıdı ayıranların üzerine
Bedduvaları dolu oldu yağdı sağnak sağnak
Son pişmanlık fayda etmedi onlar da tarumar oldu
Sarıpapatyasını kendi elleriyle koydu gönül kabrine
Ne bir teselli oldu hayat, nede hüzün oldu ölüm
Ayrılık yokmuş gibi yaşanan kırk sene
Sevildiklerini bilen sarıpapatyalar
Hiçbir yerde ne açtı bu kadar nede koktu buralarda
Güneş bile onlara özen gösterir, bunu herkes görür ve bilir
Rüzgar da hep onların türküsünü söyler aynı aşkla
O günden sonra yaşlı balıkçı sadık dostlarıyla yaşar
Bir yanında rüzgar, bir yanında deniz, onun yanında martılar
Güneş hep üzerlerinde yakamoz önlerinde
Yağmur bir adım gerilerinden geldi hep
Gelincikler bitti, güller soldu, hanımelleri açmaz
Menekşeler susuz, begonyalar sessiz göç etti bu kasabadan
Sadece sarı papatyalar kaldı
Başka çiçekte girmedi hayatına balıkçının
Tek arzusu var özlemle beklediği gün
Tekrar papatyalar açtıracak olan baharda
Onlara ev sahipliği yapacak olan toğrağa karışıp
Yarım kalan sevda türküsünü yeniden ama
Bu sefer sonuna kadar defalarca söyleyebilmek
Sarıpapatyasıyla defalarca açabilmek sonsuza kadar
Ve hayat ateşinin, aşk ateşinin son korunun da sönmesini beklerken
Kayıt Tarihi : 7.6.2012 11:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)