Güneş açmış pencerede,
Yer gök bahar kokuyor.
Köpekler uzanmış çime
Mevsim yaza koşuyor.
Dut ağacı yaprak açtı,
Gökte yıldız çok be çocuk,
Renk,renk hayal hayal.
Bakma sen,
Yıldızsız gece lafı yapanlara.
Yüreklerinde parlamadıkça,
göremeyecekler, ah ne yazık.
Usta sabah uyandı.
Önlüğünü giydi,
Kollarını sıvadı,
Başladı ateşi körüklemeye.
Çırak ona bakıyor,
Usta demiri dövüyor,
Savaşıyor bir kent, eşitsiz ve kuralsız.
Düşman, aynı dili konuşan,
katiller ve tecavüzcüler,
Dışardan devşirilmiş kirli suratlı adamlar,
Birlik olunmuş, hainlerin masasında.
Ağızlarında o yerleştirilmiş kutsallık,
Bir harfle anlatsam seni,
Koca bir A olursun
ilk harfle yazılırsın
Belkide son olursun...
Şiir’e
Sende buluyorum kendimi,
Belki de yaşanmıyor sensiz.
Bir öfkeye umut,
Bir sevince ortak oluyorsun.
Şiirin tadı, sıcak ekmeğe benzer,
Sıcak buram, buram kokan bir ekmek.
Açlığını çekene dünyanın en güzel yemişi,
Anlamayana tatsız tuzsuz bir ekmek.
Şiir de ekmek gibi fırından çıkar,
Kelimeler unudur, tuzudur, suyudur,
Ses veriyor zaman kendi benliğine
Su çoktan yol aldı döküleceği denize
Bir düş asılıyor benim bilincimde
Bayraklaşıyor direncimin çelikliğine
Tarih çağırıyor sınıfı,
Sarsılıyor yer gök, her yan ihtilal çağrısı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!