Bir alev yandı göğsünde.
Hani ilk kez gördüğünde.
Bir cevap yoktu kendine.
Ne etsem ben dediğinde.
Sabahtan düştü yollara.
Yalvarma bana, ne olur sus!
Bakma yüzüme, dön başını.
Geri dönüşü, yoktur çünkü.
İhanet bu, oyun değil ki.
Yaktın beni, divane ettin.
Vatanı sarmışlar, dört bir yandan;
Uyan! Ey yurdum, uykundan uyan.
Vakit yok, lanet, ayak basmadan;
Uyan! Ey yurdum, derin uykundan.
Bir zamanlar neydik, bak şimdi ne olduk;
Çamlık bugün sisli, başında duman,
Yozgat'ın puslu havasında bir an.
Uzaklardan gelen bir türkü sesi,
Duygularımı sarsıyor, sarıyor içimi.
Sisli havada, ağaçlar hayalet gibi,
Sevgi ve hüzün boy verdi.
Acı ve keyif birlikte.
Varlığın tadı ekşidi.
İçtenlik ve riya birlikte.
Dost ve hasım bir geldi.
Boynuna taktırma, sakın! El yularını.
İnsan ol aleme, göster! Adamlığını.
Metelik yetmez, deneme! Onu almayı.
Kendin ol, yapma! Başkasına itinayı.
Koparma, yapma sakın! Gönül bağlarını.
Güneş doğdu
Karanlıklar aydınlandı
Gönüller hür
Sevdalılar kucaklaştı
Yağmur yağdı
İnsan kalmak, şahsıma, güçtür bu dönemde;
Susarsın, bilmez derler, saymazlar yerinde.
Konuşursan, eyvah! Olursun bir geveze;
Kalamazsın, şahsıma, insan istesende.
Biri çıkar, dikkat, dost görünür yüzüne;
Ağaçlar döktü yapraklarını.
Güneşin eski tadı kalmadı.
Soğuk rüzgarlar evreni sardı.
Gecenin karanlığı ağlattı.
Yağmurlar usanmadan suladı.
Tarih, bu topraklarda yazılmış,
Nicesi üstünde nefes almış,
Kimler? Söyle! Bundan huysuzlanmış,
Bulamazsın bakma! Dünya saymış.
Bir zaman ismi Augusta'ymış,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!