Birden bire çıkageldin, güneş gibi karanlığıma,
Umutlar saçtın yüreğime, bir ışık gibi parıldayan.
Bilmediğim bir duygu uyandı içimde,
Bir fırtına gibi esen, bir kasırga gibi dönen.
Bakışlarınla sardın beni, sihirli bir örtü gibi,
Aşk bir ölümlüye tutulmak mıdır
Yoksa Ebediyi bulup yoluna ömrünü adamak mıdır
Aşkın tarifi zordur
Anlatılmaz
Yalnız yaşayan bilir tadını
Yalnız yaşayan tadar acısını
Vatan uğruna giden cefakâr oğul,
Omzunda tüfek, yüreğinde sevda dolu.
Sınırda nöbet tutar, gece gündüz demeden,
Soğuk kış gecelerinde, üşür titrer beden.
Uzaklarda sevdiklerinden, koparılmış gibi,
Yıldızlar gökyüzünde dans ederlerken
Aşkın izi gecede belirdi
Derin bir arzuyla yüreğim yandı
Aşkın ateşi bedenimi sardı
Aşkın peşine düştüm,
Yalnızlığımla beraber,
Yollarda kayboldum,
Aşkın ateşinde.
Aşkın ateşi yaktı,
Tanınmak değil hızım
Can buldukça yazarım
Okusa, bulsa yarım
Cümbüş eder coşarım
Ondan kalan ağıdım
Avanos'a sis çökmüş,
Ortalığa bir ürperti düşmüş.
Kızılırmak gizlenmiş,
Peribacaları kaybolmuş sisin arasında.
Çömlek atölyeleri sessiz,
Avanos'a geldim bugün
Sabahın erken saatlerinde
Bir kuğu gibi süzüldüm
Kızılırmak'ın sularında
Güneş açtı gökyüzüne
Yürürken ardından bıraktığın
Tırnak izlerini,
Tozlu ayak izlerini
Ben bilirim.
Birlikte yürüdüğümüz yollarda
Bir zamanlar mabed-i ilim iken,
Ayasofya, sonra müze olmuş.
Fatih'in emaneti, İstanbul'un kalbi,
Yaşadığı acıları unutmuş mu?
Bizans'ın ihtişamına şahit olmuş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!