Yaşım on dört on beş.
Dinle şimdi beni kardeş.
İçimde biraz pişmanlık.
Sevdiklerim hisseder bana dargınlık.
İstiyor idim biraz cana yakınlık.
Ne aşk, ne de sevgi imiş bana layık.
Yaşım on dört on beş.
Derdim çoktur, hayatım ise çilekeş.
Oysa ne gördüm ki şu yaşımda.
Aklım fikrim orada burada.
Nihayetinde ağlarım yatağımda.
Aşık oldum bir an.
Nice dizeler yazdım, gerisi yalan.
Meğerse aşk tarafımda değilmiş.
Özümde insanım ben, insan.
Bencil, züppe, kaba saba.
Benim bu kişi, bakarım penceremden dışarıya.
Aşık oldum yeniden.
Öpüştüm, koklaştım, ödün vermedim sevgimden.
Küllerimden doğar gibi oldum.
Şimdiyse çok yoruldum.
Yaşım on dört on beş.
Anlıyor musun beni kardeş?
Bir pazar uyandım, çıktım dışarıya, tepemde güneş.
Oldukça büyüktü, bir o kadar da parlak.
O an emindim, olacaktı geleceğim apak.
Fakat geldi yine kara bulutlar.
Acı dolu kederlerin yanında büyükçe tafralar.
Bir an öfkeyle beraberinde geldi kötüce ithamlar.
Kalp kıran bendim artık.
Yüreğim, kalbim zatendi kırık.
Şimdiyse büyükçe bir araba.
Üzerinden geçti.
Toz oldu kalbim, hayallerim ise heba.
Ölür gibi oldum.
Aslında hiçbir şey olmadı bana.
Nice güzellikler var yeryüzünde.
Renk renk çicekler.
Gözleri parıldayan çocuklar.
Mis kokan toprak, yemyeşil ağaçlar.
Koklayamadım o çiçekleri.
Gelemedim peşinden o çocukların.
Dokunamadım o toprağa, ağacın gövdesine.
Şimdi yaşarım bir duygu.
İçimde bir boşluk.
Kimisi için bir yokluk.
Hüzün, acı, keder var.
Yanında ise sonsuz bir pişmanlık.
Dert, tasa hiç bitmiyor.
Sonunda ise kardeş, uzunca bir bıkkınlık.
Kayıt Tarihi : 20.7.2024 03:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!