Doğdugumumu hatırlamıyorum, sizler gibi,
Ama çocukluğumdakileri bir parça siyah beyaz,
Damı yağmurla akan bir odada, sıcak iskemlenin altında
Üşümemek için sarıldığımız çulu, yorganı…….
Misket oynadığımı… Uçurtma uçurduğumu,
Haa dandi sakızlarında topladığım ansiklopedilik,
Hayvan resimlerini, birde artist resimlerini…
Cüneyt arkın kahramanımız kadir ağa jönümüzdü.
Evimize gelen bir baba dostuna hizmetini anamın,
Bir hamur mantısını, misafirimizin önüne koya bildiği
Yağda ıslanıp pişirdiği komsumuzdan istediği bir kaşık salçayı
Ve abımın kaşığını misafir önüne daldırışını
… Annemin kaşığını abımın eline çarpışını…
Şehre giden anne ve babamın peşinde.
Köyün çıkışına kadar dolmuşun peşinde koştuğumu,
Sonra beni sumsuklayarak dolmuşa almalarıyla…
Köyümden ilk defa şehre gelişimi…
Sonra yalın ayağıma bir mor renk naylon çedik..
Birde girdiğimiz bir dükkânda dükkân sahibinin
Elime verdiği akide şekerini, yalamaya başlayınca
Dolmuşta yediğim sumsukları unuttuğumu…
Yine köyümüzde hayvanları otlatmaya gidişimizi
Bağda taze filizleri kırıp yufka ekmeğe sarıp yediğimi,
Halamın yufka ekmeğin arasına soğan salkımını koyup…
Üzerinize süzme yoğurt koyarak dürüm yapışını…
Bir gün damın ortasında nohut topaçlarken duyduğum…
Ve herkesin oraya koştuğunu… Sonra annemin ve diğer
Yakınlarımızın dizine vurarak ağladığını, o kurşun seslerini
Ve öldürülenin akrabamız olduğunu…
Gurbetçi babamın izine gelişini…
Ve tanımadığım için küfür edişimi…
Anamın yüzüme indirdiği tokadı…
Birde babamın yanağıma döktüğü gözyaşlarını…
Siyah beyaz hatırladıklarımdan dır…belki biraz fazlasını.
Okul cağım gelmeden ilkokula götürülüşümü,
Halamın kızı Aysel bacımın eteğine tutunuşumu
Adını halen hatırladığım meral öğretmeni
Kendisi yerine bana öğrencileri dövdürdüğünü
Okulun önünde köylünün toplanmasını
Uzun bekleyişten sonra gev urların yardımı olan
Yağ ve Süt tozunun dağıtılışını… Biraz biraz,
Siyah beyaz hatırladıklarımdan dır, belki biraz fazlasını
İlkokul 1. Sınıfta bayram isminde arkadaşımı dövdüğümü
Okul müdürümüzün beni altımı ıslatana kadar dövmesini..
En çokta büyüklerimizin peşinde ilçeye yayan koşarak…
Cumhuriyet bayramlarının gösterisine gidişimizi…
Köy çeşmesinde ellerinde topaçla yün yıkayan hanımları,
Ve suya karışıp giden yünleri topladığımı.. Sonra kurutup
Büskürüt arasında lokum almak için Köy bakkalına götürdüğümü,
Bunu gören hüsnü abımın çaldığımı düşünerek beni dövüşünü..
Ha ilçemizde yaşayan dayım oğlu zeki abımın..
Bir gece bize sevimli bir köpek eniği getirişini..
Onun için kartondan yaptığımız evini…
Ve uzun yıllar karabaş olarak kapımızı beklediğini..
Şehre göç etmekle geride bırakıp hatırladıklarımdan dır
Siyah beyaz beklide biraz fazlası…
Şehirli olduk artık, babam şehrin en büyük evlerinden
Memiş beyin evini almış, tavanı oka dar büyüktü…
Abovv Hem de içinden 2 katlı tavanları ağaç işlemeli..
Valla duvarları bir metre kalın, tavanı beş metre…
Burada öretmen Ali amca vardı beni ilk o götürdü okula,
O günü hiç unutmam beni alıştırmak için çok kahrımı çekti,
Ama benim öğretmenim değildi, o başka sınıfa giderdi…
Ben bir türlü alışamadım okula, hep kaçardım… Yalan yok,
Evden okula anam bazen abım götürür onlar gidince ben yine vın
Kırardım okulu, sonra öğretmen değişti erkek oldu, Yılmaz öğretmenim
İşte bunu sevdim beni gerçekten çok sevdi bende onu.
Saygılıydım halen.. Oda gitmiş gecen yıl nur içinde olsun..
Bir gün babam geldi gurbette anama çamaşır makinesi booş
Bize de televizyon renkliymiş aslı, ama siyah beyaz gösterirdi..
Hatırlıyorum dışarı koyardık televizyonu, komsularda baksın diye
Ama tüm damlar dolardı, mahalleliyle, arkadaşım apo ve ali torpilli
Onlarla 5 metre yakınında bakardık bonanzaya doktor rıcıta(KACAK)
Bir gün uyandık televizyon akşam değil sabah başlamış yayınına
Askerlerimizi gösteriyor, birde şehrimizde arabalarla askerlere el sallıyorlar,
Savaş cıkmış askerler Kıbrıs gidiyormuş ve görüntüler kartpostallardaki…
Miğferli bir elinde bayrağımız diğerinde silahı işte MEHMEDİMİZ…
Yıllarca Maraş dediler beş parmak dağları marşlar marşlar…
Çocukluk işte bizim çekim alanımız pembe panter…
Evin işini yapardık ağabeylerimle anamın yapamadığı işler…
Mükâfatını siyah beyaz biraz fazlasını hatırladığım Karamurat ve Tarkan’ı…
Sonra kale mahallesinin çocukları vardı, birbirlerine pek tutkundu..
Her önlerine gelene posta koyarlardı, ilk onlarla yaptım sokak kavgasını
Babamın ala manyada getirdiği adını yeni öğrendiğim diplomat çantası..
Bıçak ve zincir darbesini bu kavgada aldığını..
Arkadaşlarımdan bücür METİNİ ayı SUAT ı
Kuşçu berber yılmazın oğlu trafik kazasında ÖLEN HİKMET i
Öksüz olan şimdide çok sevdiğim RAMAZANI..
Büyük METİN i ve saralı MEHMET i siyah beyaz hatırlıyorum…
Komşumuzun gelini FATMA öğretmenin özel ilgisini…
Züleyha ismindeki ilk çocukluk aşkımı…
Ve onun için metini dövüşümü.. Sonra sıkı dost oluşumuzu
Elektriği olmayan sınıfımıza televizyon kablosuyla seyyar yapışımı..
Öğretmenim YILMAZ Hocamın beni övüşünü.. Hatırlıyorum siyah beyaz biraz fazla
Bir bedava bulmak için kasa kasa cola alışımı
Bedavayı bulunca.. Bakkala koşuşumu, işte onu zevkle içişimi..
Sınıf başkanı seçilip kümelerin adını, yaldızlı yazdırıp..
Kendisine bakmadığım vali yardımcısının kızı AYLAYI…
Kıskandırdığımı hatırlıyorum siyah beyaz belki biraz fazlasını…
…beklide devamı gelecek ancak bu kadar geldi gece ilhamı..
Türkay GÜRLEK
30.10.2009 GECE 04.00
Türkay GürlekKayıt Tarihi : 31.10.2009 01:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
birden koskoca 45 yılımın nasıl geride kaldığını ve bu gecen zaman içinde hatırladıklarımıza bakarak KOSKOCA BİR HİÇ olarak ömrü tükettiğim.. geldi aklıma
Göçenlerimize Allah rahmet eylesin.
Yaşama sevincin ve ömrün uzun olsun inşaAllah,kırkbeş te gerilerde kaldı. Ve şimdilerde zaman,gemi kırdı dört nala gidiyor.
Akıbetler hayrola...
Selam dua ve muhabbetle...
Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
Tebrik ederim
Yaşayacaklarınız,
Yaşadıklarınızdan
daha renkli,
Daha hareketli,
daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüzü tebrik eder
Sağlık
Afiyet
Başarı dolu bir ömür
Yüce Rabbimden niyaz ederim
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
TÜM YORUMLAR (3)