Soğuktu ve soluktu nefesin,
Konuştuğumu duyuyordun aslında
Belki de Romalılardan kalan,
Pandomim oyuncusuydum karşında.
Başındaki makinalar,
Üsütündeki hortumlar neydi diye soruyordun.
Arabaların kilometre saatini kıskandınız mı hiç?
İstendiği an sıfırlanıp,
Rektefe olmuş gibi, ölü motoru dirilttiniz mi hiç?
Keşke ama keşke,
Kayıp yılları, sıfır kilometreye çekmek mümkün olsaydı..
Hafızamızda mı yaşamalıyız geçmişi.
Şimdi bütün susmalarım,senli bir cendere içinde.
Bütün sessizlikler, yalnızlığın legosuyla oynuyor.
Bütün yalnızlıklar ayrılığın içinde.
Bütün ayrılıklar da kaderimizde.
Bakıyorum da kendime,
Senin içini bilirim ben.!
Başkasına akmışsın bana ne
Rüyalarında onunla sevişmişsin,bana ne.
Tüm şiirlerini ona yazmışsın,
Kimin umrunda.
Gün,gökyüzününden burnunu gösterirken,
Perdeden sızan ışık yüzüne vurmuştu..
Doyamadım O nu izlemeye.
Yaşananlar, yaşanmışlığın acısıydı içimizde.
Hakim,
Sorunlar bir karış
Çehreler iki karış
Yaşam itiş kakış
Gerçeklere kör bakış
Yürü,yürüye bilirsen hayat yolunda..
Ey uzağıma düşmüş sevdam,
Her daim ruhumu okşayan,
Ve içimi titreten sesine bağlandım.
Yeşil gözlerine daldığımda
Bana aşkı haykıran bakışlarına bağlandım.
Ne çekilen acının farkında olabilirsin,
Ne de kalbimdeki çığlığı duyabilirsin..
Sen sadece hayatı kendi acından ibaret sanan,
Bir acizlik emsali olabilirsin.
Ağlamaklı bir uykunun koynundayım.
Ah bu zaman, yaramaz çocuk gibi söbe yapıp gidiyor.
Arkasından bakan onca insan
Onu yakalayamadığına mı yansın,
Yoksa yaşayamadan yaşlandığınamı yansın..
Beş dakika aklımdan çık be kadın...
Bu sözler senin dilinden dökülse de,
Konuşan benim yüreğimdi...
Saatleri saniye hızında tüketensin.
Kafama diktiğim sudan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!