Kimi kalmış baş başa,boynu bükük,
Kimi hayalini hep atmış suya...
Kimi kurmuş küçük,kimisi büyük
O hayaller şimdi, dalmış uykuya,
Buz gibi soğuktur,üşür hayaller,
Bir çocuk gördüm, sabah erken gidende
Uyanmış o, uykusunun en tatlı yerinde
Gider caddeler, sokaklar ötesine
Taş taşır, tozlu bir mermer atölyesine
Kasketini çıkarır, sağ dizine koyardı
Giderdi uzaklara, yavaş yavaş dalardı
Dökerdi içini hep, o siyah taşlarına
Usulca yavaş yavaş, çekerdi onu babam
Haklı haksız ayırmamış
Birkaç köpek it vurdular
Herkes ona hayıflanmış
Fatih sultan dağdan gemi indirdi
Göğsüne yaslanmış bizim İstanbul
Halifeye kaftan biçip giydirdi
Şanını parlatmış bizim İstanbul
Süleymanlar gibi çağı aşanlar
Ulu önder Mustafa Kemal’in silüeti
Şahlanmış dalgalanır sis dağının üstünde
Burdan geçit yok diyor bu milletin heybeti
İnmiş siyah nur gibi karadağın göğsünde
Çizilmiş silüetin ressamı gizli saklı
El sözü ağrıma gitmiyor sanma
Minnet etme gönül derdin çekerim
Ağlıyor yüreğim acıyor amma
Minnet etme gönül derdin çekerim
Sen kendi kendini zincire vurdun
Kendini baki sen sanma be hancı...
Menzile varanı tutmuş bu yollar!
Hani, kâr peşinde koşan kervancı...
İzlerini, çoktan yutmuş bu yollar!
Kimi tutsak olmuş esir dünyaya...
Bugün hava yine dolmuş boşanmış
Bulut gözlüm bugün yağmur mu yağdı?
Kipriklerin, kaşın, gözün ıslanmış
Bulut gözlüm bugün yağmur mu yağdı?
Toprağın kokusu kekliğin izi
Ne güzel görünür şu bizim eller
Açar mor menekşe dağ ile düzü
Ne güzel görünür şu bizim eller
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!