sen bilmezsin kırgülü!
‘şehr-i mübârek’derdim de hep
yalnız ve elemli sokaklarında
Erzurum’un sihirli ürpertisine sığınırdım.
Saat Kulesi’nin arz-ı endâmından iz sürüp,
zor mu zor/ ama her gün
I/
/ah şu gözlerimden dökülen âteşin daha ne vakte kadar cereyan eyleyecektir? Şu yazıları yazdığım defter ile yazıhanemin üzerini ıslatmaktan başka hiçbir şeyi müfid olmayan gözyaşlarım. Menbaınız neresidir ki bila-fasıla cereyan etmektesiniz? (14 Eylül 1887) Şair Nigar Hanım’ın günlüklerinden /
II/
İçimde bir melâlin başladığı bu anda
Bükük boynum gözümden ve birşeyler damlıyor.
Gönüllerin bir umman olduğu şu zamanda
Ne şefkat ne merhamet bana kucak açıyor.
Kalbimde akşam olup rûha kasvet çökerken,
Senin yüreğinin mevsimlerinden,
Hasarlı ömrüme rüzgârlar eser.
Fitne devirlerin ürpertisinden,
Arzı aydınlatan yağmur çiseler.
Senin yüreğinin mevsimlerinden,
En uzun yoldu babamın içi
Irmak dolanırdı çöllerine
Ellerinde denizin dipleri
Bir hüzün avcısıydı yollarda
Bir gün,
Zamanı durduran bir tılsım
Ve uykunun kırılmayan kapılarından
İpek bir ses yayılırsa ağzından bulutlara
İrkilirsin;
Kalb-i vîrânımla ben,
Arardım kendime eş.
Gece gündüz ararken;
Ateşti kalbim ateş.
/Kapalıyım dağ gibi; uçarı dağlar gibi;
hocam tebrikler...şiirleriniz çok güzel...