Yaşanmamış Sevdaların Elinden Tutmak

Emre Vehbi Alkan
38

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Yaşanmamış Sevdaların Elinden Tutmak

Puslu bir gecedeyim. Karşımdaki denizi görmek imkansız. Martılar bile ortak oluyor mezelerimize. Onlar da göremiyor bizi. Bütün yarım sevdalılar toplandık bu gece. Kadehlerimizi vefasız sevgililer için kaldırıyoruz. Ulan diyorum ne çok şerefe kadeh kaldıracağımız acılar çekmişiz be. İkinci büyük şişenin bile dibi göründü. Ayrılıklara rağmen, sensizliğe rağmen yaşamışız. Ömrümüz hep kaçışlarla dolu. Her kaçısın sonunda tekrar kaçmaya hazırlanmışız meğer. Ama ömrümüzü hep bir eksikli yaşamışız. Bir yanını tamamlasak, mutlaka başka bir yerden açık veriyormuşuz. Tamamlamaya uğraştıkça sevdanın gizlerinde kaybolup gidiyormuşuz.

Oysa ne çok sevmiştik ulan biz. Bedenlere değil, ruhlara taliptik oysa. Belki de sırf bu yüzden zorlanıyorduk sevda adına bir adım atmakta. Cehennem ateşi gibi, sevdanın kor alevlerinde yanacağımızı bilemedik. Bilememişiz… Bizler, yani bir gecelik akşamcılar adanın değil, bir kıtanın kaşifi olmak için cebelleştik hayat denen kıçı kırık meretle.

Sevmiştik hepimizde. Umarsız sevmiştik, yalansız sevmiştik. Sevda denen yola çıkmıştık bir kere dönüşümüz yoktu. Ama yıllarca öyle çok ara duraklarda beklemiştik ki, kaçan otobüslere mendil sallamayı bile çoğu kez unutmuştuk…

Kaçan kaçmıştı, yakalayamamıştık, koşamamıştık sevdalarımızın peşinden. Zira delikanlıya zor gelirdi. Dedikodular diz boyu, arşı aşardı o zaman. Bizlere de bunlar yakışmazdı hani. Sonrasında geriye dönüp baktığımızda başladığımız yerden bir kaç metre bile uzaklaşmadığımızı fark ediyorduk. Bir acayip denklemdi yani çözemediğimiz. Dönüp dolaşıp aynı limana demir atıyorduk. Bu da kaderimizi güldürmeye yetiyordu. Ama yüzümüzü güldürmemişti bu hayat. Kaderin bizlere yedirdiği kelekler bini aşmıştı. Bizler o keleklere bile alışmıştık.

Sevdayı kovalamak bizleri yormuştu. Sevda her ne hikmetse bizden daha hızlıydı. Artık onca sevda ufukta bile görünmeyen seraptı artık. Rüyalarımıza bile zor girer çıkar olmuştu. Ama bir bahanesi vardı işte bu geceki içmelerin. Kimbilir kaç kez “Vazgeç” bu sevdalıktan demişizdir kendimize, kaç kez jiletlere hedef olmuşuz ve kaç kez bitirmek istemiştik umut aradığımız rakılarda. Yok olmak unutmak demekti, unutmak demek sarhoş olmaktı oysa. Ama her sabah yeniden baş ağrısıyla uyanmayı unutuyorduk. Unuturmuşuz meğer.

Düşündüm de kaç kez unutmaya çalışmıştım seni, kimbilir kaç kez yaşamı noktalamak geçmişti içimden. Salaklık işte. Mıh gibi sokmuşsan aklına bir kere çıkar mıydı dövülmeden demirci örsünde. Oysa yaşamak güzeldi, dost sohbetlerinde askerlik anıları gibi, eski sevdalarımızı anlatamıyorduk ama yine de güzeldi saklı kalan sevdamızı yaşamak.

Oysa o zamanlar birimiz yaprak diğerimiz dal oluyordu. Kopmasın diye tutunduğu bir dal. Kahpelik yüklü rüzgarların hemen kıracağını unutmuşuz. Unutmuşuz ayıracağını daldan yaprağını. Unutmuşuz işte…

Nasılda coşku dolu başlanır ilk sevdaya. Yemeden içmeden kesilir insan. Uykusuz geceler birbirini kovalar. Aç-bilaç gezinir durusun sokaklarda. Dünya içine sığmaz zavallı yüreğin. Gecelerin gündüzlere karışır. Bir yumru peydahlanır boğazına nefes alamazsın. Göz kapakların uykuya darılır, Bülbül olursun yada gül. Bülbülsen güle hasret, gülsen bülbüle hasret yaşarsın. Ömrünü sevdana adamaya hazırsındır. Anlarsın sonra, onu biriyle el ele gördüğünde, şabalak haline ağlarsın. De ki sevdanla barışıksın, de ki dünya onun etrafında dönüyor. Senin hayatına yön veren tek pusulan bu sevda. Ama sonrasında her gün yeni bir yönünü öğrenip şaşırırsın. Buna da katlan bakalım katlanabilirsen.

Bizler yürekleri yorgun, yaşları kırkları geçkin, sevdayı kovalamaktan bitkin, ihtiyar delikanlılarız. Puslu bir geceyi aydınlatan üç – beş ateş böceği yani. Yaşanılanlarla yaşamayı unutmuş birkaç tane bedevi. Şimdi her birimizin bir sevdası var. Ölümüne sevdiğimiz, uğruna öldüğümüz sevdalarımız yani. Şimdi ne kahpe rüzgarlara veririz yaprağımızı nede unuturuz yeminimizi. Öylesine yapışmış ki dallar ve yapraklar kopartabilene aşk olsun. Artık kimin dal, kimin yaprak olduğunu iyi biliyoruz. Ne dalsız yaprak ne de yapraksız dal oluyor artık.

Bizim sevdalardan uyanalı çok olmuştu. Artık sevda hikayeleri dinlemeyeli yani. Artık başrollerde dal ve yapraklar vardı. Uykularımızın adları değişti çoktan. Şimdilerde geçim sıkıntısı uykusu, okul masrafları uykusu var. Bir gece birinin, bir gece diğerinin sonsuzluğunda kaybolup gidiyoruz artık. Ne gariptir ki kendimizi kuşatma altında ki bir ordunun komutanı gibi görüyoruz çoğu zaman. Ulan diyorum meğer ne çok askerimiz varmış bizlere ihanet eden…

Puslu bir gecedeyiz işte. Biraz buruk, biraz hüzünlü ve birazda sarhoşuz. Karşımızda puslu, sisli kardeşim Karadeniz. Martılar bile sarhoş bizimle. Yere dökülen mezelere ortak, birazda çakır keyifler şişedeki rakıyı içmekten. Biz bize ailece oturuyoruz işte. Bütün yarım sevdalılar toplandık bu gece. Bir yanımda Hüseyin hoca, bir yanımda Tilki, diğer yanımda Hacı. Dedim ya bir gecelik akşamcı. Kadehlerimizi vefasız sevgililer için kaldırıyoruz birer birer. Ulan diyorum ne çok şerefe kadeh kaldıracağımız acılar çekmişiz be. Bunca sıkıntılara rağmen nasılda ayakta kalabilmişiz. Bunca kötüye rağmen nasılda yaşamışız. Ömrümüz hep kaçışlarla geçmiş. Sevdanın abisinden kaçmışız, sonra polisten kaçmışız. Ama ömrümüzü hep bir eksikli yaşamışız. Bir yanını tamamlasak mutlaka başka bir yerden açık vermişiz. Tamamlamaya uğraştıkça sevdanın gizlerinde kaybolup gitmişiz.

İşte şimdi de gidiyoruz. Kıyamete doğru gidiyor bindiğimiz kayık. Arkamızda bir kaç boş şişe, bitmemiş mezeler ve bir avuç çerez. Birde geçmişte yaşadığımız uzun cümlelerle anlattığımız gençliğimizi bırakıp gidiyoruz. Yeni bir sevdaya pupa yelken, sağa sola yalpalayan karadenizin tam ortasındaki bir kayık misali gidiyoruz. Sizleri de bekleriz…

Sevgilerin yalansızı sizlerin olsun, hep sizden yana
Aşk şerbetini siz içmelisiniz dolu dolu, kana kana
Yaşam dediğin ne ki zaten, kısa metrajlı bir film
Umutlarınız daim olsun, budur size son dileğim…

Yanmaksa yaşamak, bazılarımız yansın. Kanmaksa aşk, bir kaçımız kansın. Sevmekse bir ömür, gelin tüm dünya sevsin. Ben sizleri seviyorum zira.

Geride yaşanmamış zamanların ellerinden tutmak dileğiyle DOST kalın SEVDALI kalın ve hep böyle SEVGİYLE kalın….

ŞİİRBAZ
01. NİSAN. 2006

' Sahipsiz Mektuplar ' İsimli Şiir Kitabından

Emre Vehbi Alkan
Kayıt Tarihi : 26.8.2021 16:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Emre Vehbi Alkan