Dilenmek suç değil sadaka cumhuriyetinde… Ama işportacılık suç. Hiyararşinin en altındaki zabıta yukarıdan aşağıya doğru farzın uygulandığı gibi, sünneti de uygulamak zorunda…
O da ‘’Benim memurum’’ o da ‘’işini bilecek’’… Herkes işini bilecek ve bilinçli olarak uygulayacak ki çark da kusursuz dönecek… Yoksa gemi karaya oturur, araba kayaya vurur…
Bazı vatandaşlar hemen soracak kimin gemisi, kimin arabası? Bu soru anarşistçe bir soru, biz de içinde olduğumuza göre, sonuçta biz de zarar göreceğimize göre, bu tür sorular zaman kaybetmekten başka işe yaramıyor… Hedefimiz müreffeh bir ülke, çıkmak istediğimiz seviye muhasır medeniyetler seviyesi… Kim ilk çıkarsa oraya onlar yer meyvelerin iyisini…
Velhasıl bu çarkın içinde herkes işini bilmesi gerekir… Devlet her şeyin üstündedir…
Ayakları yere basanlar ve ‘’Ey yolcu bastığın yeri tanı’’ diye nutuk atanlar, bastıkları toprakları ayaklarının altında görünce benim dedem de kan akıttı, dört cephede çarpıştı diye hemen sahiplenip çıkmasın karşımıza, toprak topraktır, vatan vatandır… Biri fırın diğeri tandır… Önemli olan devlet çarkıdır. Çarkın dönmesi için her şey mübahtır… İnsan vatan için ölmeyecekse ne işe yarar? Onları ‘’Oğlum vatana kurban olsun! ’’ diye doğurmaz mı analar.
Söz ağızdan bir kere çıkar… Sözünün eri olmayanlar bizden değildir. Biz her işimizi sağlama bağlamak için peşin peşin söz alırız. Yemin ettiririz… Silah kuşanıp nöbet bile tutmaz yeminsiz askerlerimiz… Doktorumuz, hakimimiz… Yeminini tutmuyorsa öbür tarafta verir hesabını… Çünkü yemin ederken elinin altına koyduk kitabını… Kitaba uydurulur her şey…
İşini bilmeyenler gelecek günlerde köpek olarak iş bulmak için girecek KPSS sınavlarına…
İşsizler ise, sokak köpeği olarak kalacaklardır. Zabıta, sigara satandan sigara, balon satandan çocuğunun balonunu, çorap satandan karısının çorabını temin edecek ki, maaşı da ev kirasına verdikten sonra nefes alabilsin… Kovalamaca oynuyorsa artık ne kadar haklı olduklarını anlatmaya lüzum yok … Bir de iç çamaşır satanlar bozar düzeni… Ne yapsın zapıta karısının donunu işportacının eline değmiş donlardan mı alsın? İşte o zaman büyük mağazaların işlerine engel olmaktansa işportacı cezalandırılır… Bunda bir parça namus meselesi girer devreye… Gene anlamak istemeyenler başlar dırdıra… Büyük mağazalar el sürmeden mi imal ediyor ya da pazarlıyor donları… Olsun, Orada, şirketlerde olduğu gibi, çok kişinin eli değdiği gibi hemen parmakla gösteremezsin özneyi… Bak gene … rospu çocuğu ne diyor bak, ‘bir kere..ikilmekle bir şey olmaz.’ Orada kaç kişiye..ikildiğini itiraf ediyor, dedi… Yakalayın lan şunu işportacı bozgunu… Cık… cık… (haksız da değil ki..rospu çocuğu) ama sadece ben miyim herkes için geçerli değil mi bu… Boş ver öyleyse herkes neyse ben de öyle… Hem ‘’Boğulursan da büyük denizde boğul’’ dememişler mi? Çoğunluk olunca insan ölüme bile korkusuz gidiyor…
‘’İşportacıların tamamı da kürtmüş, ve bu devleti yıkmak için terörist başına bağlıymış… hepsi çekirdekten kaçakçı olduğu için de, bu işi çok iyi yapıyor yakalanamıyormuş…’’
Resmi devletin yanında sivil devlet de örgütleniyor böylece, haddini bildirmek için Kürtlere.
Bilirkişi olarak milliyetçilikle yıkanmış medyatörler var… Hep bir oluyor ağızlar, söz konusu devlet olunca, acıma diye bir şey kalmıyor. Teferruata, sünger çekmek için kollar sıvanıyor. Peki onlar teferruatsa teferruat olmayan ne? Esnaf odalarına bağlı olanlar… orta sınıf sermeye gurupları… Bir de devlet adına sivil koruculuk yapanlar, paryalıktan nemalananlar.
Medyatörler bilirkişi raporunu hazırlar… Medyatörler helal para alırlar. Ses tonlarına göre ter akıtırlar. Onlar ağızdan konuşurken götleri yırtılırsa rapor sağlam demektir… O raporun uygulanması için seferberlik başlar…
O saatten başka ne söylesen boş… İşten çıkarılmış, başka iş bulamamış beş çocuğu varmış,
Çocukları okutacakmış, odunsuz evde donacakmış, elbisesiz dal daşak dolaşacakmış…
Bu devirde adem gibi dolaşmak ne demek… İşte aranan belge… Söz biter burada. Mantık
Çalışmaz bundan sonra… Hepsinin klişe cevabı hazırdır… Baş edemezsin, boyun eğersin…
Şimdi ne fark var arada? Ha zapıtaya ödemişsin haracı ha devlete. Dükkan açsak devlete üç katı vergi ödemeyecek miyiz? Zabıta da devlet değil mi bizim karşımızda? Hiç sesini çıkarma… Hele hele devlet de yasa masa tanımadıktan sonra, zabıta makbule geçer…
Trakyalı gibi… Var mı bana yan bakan lan! Biri çıkınca ortaya ‘’Var mı bize yan bakan lan! ’’
Böylece kol kola girersin gücün yetmeyince… Ondan sonra başlar mücadele eden Kürtlerle
Kol kola girenler arasında mücadele… Hepsinden ileri çıkar kol kola olan… Bende kürdüm lan… İşte o zaman bir tezgah kurar diğer esnaflardan birinin önüne… O artık Türk milliyetçisi…
Osmanlının yasalarından kalma madde. Gayri müslümler Müslümanlığa dönünce ölüm cezası kalkar… Cumhuriyette de Kürtler Türk milliyetçiliğine hizmet edince ölüm cezası kalkar… Yaşasın hayat!
Kayıt Tarihi : 16.9.2011 19:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!