Yașamak, baștan sona acıların iҫimize ördüğü duvar tuğlalarıdır. Zamanla üst üste koyduğumuz tuğlalar bir süre sonra ҫürüyerek dökülmeye bașlarlar ve her șey ҫürür! Keșke biraz daha zaman olsaydı demek bu süreҫte kendimizi avutmaktan bașka bir șey değildir.
Acılar, ҫoğunluğun ifade ettiği gibi bizi olgunlaștırmazlar, ҫürütürler. Düșünün; bir yemiș dalında olgunlaștıktan belli bir süre sonra nasıl ҫürüyorsa, biz insanlar da aynı sürece maaruz kalarak tükeniyoruz! Tersini iddia edenler kendi yașamlarına bir baksınlar. “Her șey daha güzel olacak” demkle; hiҫ bir șey de kendiliğinden güzel olmuyor maalesef!
Bu yıl hayatımın en acılı dönemlerinden birisini yașadım ve bu büyük kayıbım üzerine yüreğimin derinliklerinde ҫok acı hissettim ve de hissediyorum. Öyle hissediyorum ki, onun bir hastalığı yenik düșerek gidiși, benim yașarken egoist olușuma dair iҫimde üzüntülü bir ruh hali yarattı.
Sen unutulmayacak kadar değerli olduğun iҫin, seni ҫürüyen bedenimle bütünleștiriyorum benim Gül Yanaklı Prensesim!
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta