Dünlerimi yarınlarımın hayalleri ile oyaladım yıllarca. Mutluluğu iteleyip, hüznü soluduğum, vefayı unutup ihaneti yaşadığım yıllarım var benim. Acıyı borçlu olduklarımı sıkı sıkı tuttuğum, insanlığım adına insan olmaktan çıktığım zamanlarım, hak edilmemiş acıların, sorgulanan nedenleri ile tükenen arabesk günlerim ve içimin acılarına ortak olma güdüsüyle sevdiğim yalnızlığım var benim.
Oysa bir zamanlar papatyalardan taçlar yapardım uzun siyah saçlarıma. Gözlerimin ışığı söndürürdü günü. En çok gülüşlerimi severdi güzel annem. Kayan yıldızlardan tuttuğum dilekler kabul olacak sanırdım. Her sabah içimin söylediği şarkılarla karşılardım günlerimi. Vefasızlarla baş edebilmenin güçlüğünü, yaşamın gerçek yüzünü, yangın yerlerinde soluk almanın ölümcüllüğünü bilemeyecek bir ömrüm vardı benim.
Şimdiyse yaşamıma yeniden yağmurlar yağdırıyorum her damlasıyla bir daha yeşerdiğim, tazelendiğim. Önce kendime güveniyorum artık. Ve yaşamımızın kaçınılmaz gerçekliğinin yalnızlığımız olduğunu biliyorum bu günümde. Yalnızlığımız ve onun değişmezliğinin yegâne delili: doğumumuz, ölümümüz.
Ben zorunlu yalnızlığımla büyüdüm sanırım. Küçük bir kızın sızılarından, sancılarından doğurduğum bu gün ki kadını. Hayata baktığım penceremin camlarını kırdırmadım kirli ellere ve o kırıklardan sızdırmadım hiçbir kiri, pası. Ellerim hep temiz kaldı benim.
Ve şimdi gururla gördüğümse; onca yoksunluk, kimsesizlik içerisinde her şeyi olan hiçbir şeysiz insanlardan olmadım. Tam zıttı; çevresinde hiçbir şeyi olmayan ama çok şeye sahip bir kadındım ben.
Üzerimden çıkarttığım en kirli elbisem dünümde bıraktıklarım. Acılarım, can yanmalarım, sızılarım, yorgunluklarım; sizin göz ardı edilemez katkılarınız var bu günümde. Ellerinden tutarak büyüttüğüm hüzünlerim, sizsiniz yüreğimin hamurunu değiştirmeden ona baştan şekil veren. Ve hayat sensin bana hep ertelenen bir yaşamın hiç yaşanmamaya mahkûm olduğunu öğreten.
Sensin kulağıma büyüdüğümü söyleyen. Coşkun denizlerde maviye hasretliğimi bilip; sensin ömrüme güzeli karan yeniden.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Duygu dolu tertemiz ap ak duygular bazen sekteyede uğrasalar içinizde sızlasa yüreğinizde sevgi va yaşama yaşatma azmi var olaçaktır.KALEMİNİZ DAİM YÜREĞİNİZ KAİM OLSUN.Emeğinize sağlık bu güzel paylaşımınız için teşekür eder sevgi ve saygılar sunarım.
Yaşamı onurla soluyan, küçük bir çocuğun gözlerinde dünyayı görebilen, sevdiği uğruna ölebilenlerdenim ben. Gerektiğinde dudağındaki ruju silip yer sofrasına bağdaş kurup otura bilen, cebindeki on lirayı on kişiye bölebilenlerdenim ben.
Sensin hayat beni yalnızlığınla, hoyratlığınla büyüten. Tüm gerçeklerini içime sıkı sıkı sindiren. Ve benim, sana rağmen içimdeki insanı öldürmeyen.
tüm gerçekleri içime sıkı sıkı sindiren ve içimdeki sana rağmen kadınım ben içmdekileri asla öldürmeyen
mükemmel ötesiydi sevgilerimle
balabandan okuduğum ikinci yazı olsa gerekir..ama bu kez deneme okuyorum..acının damıtıldığı bir deneme..hayata tutunmaya çalışan dünle bugünün karıştırıldığı güzellikleri görmenin ruhsal yapıya bağlı olduğu anlatılmış..tşk..
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta