Geceleri sarıldığımız hayallerimiz vardı;
Yıldızlara yakın, gerçeğe uzak düşlerimiz vardı;
Yastık altlarında gizlediğimiz..
Bir gün ansızın oluvereceğine yürekten inandığımız;
Sıkı sıkıya tutunduğumuz umut dallarımız vardı;
Gökyüzünün mavi ormanlarından sarkan…
Konuştukça beyaz düş bulutları çıkardı ağzımızdan.
Ruhuna ayna tutulmuş bir lacivert sevdaydı böyle herkeslerden sakındığımız.
Uyku gözlerimizden süzülürken yüreğimize;
Hep ayık kalmanın savaşıydı açtığımız.
Gün yirmi dörde, hayaller o günlere sığmazdı çünkü.
Sırlar dökülmemişti üstelik daha dudaklarımızdan…
Ne hayallerin ardına bakmadan tozu dumana katacağından haberdardık;
Ne gerçeklerin çölleşmiş kuraklığından…
Henüz on dördündeydik, ayın en aydınlık vaktinde, öylece parıldamaktaydık.
Gündüzlere yenileceğimiz vakitler bir ömür uzakta;
Kendimize güceneceğimiz geceler henüz çizilmemiş bir alınyazısındaydı.
Gülşah ElikbankKayıt Tarihi : 16.7.2009 14:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnsan yaşı büyüdükçe çocukluğuna daha bir sıkı tutunmak istiyor sanki. Hele ki o ilk gençlik yılları, o en deli çağlar. Her duygunun uçlarda yaşandığı, aşksa dibine kadar, dostluksa ölene kadar dediğimiz yıllar, en çok da o yıllar özlenmiyor mu? Düşünmeden atılan adımlar, sorgulamadan verilen kararlar… Büyüdükçe hayal dünyası küçülüyor mu insanın yoksa bir kürenin içine o hayalleri kendi ellerimizle mi hapsediyoruz? Bu şiiri doğum günümde yazmıştım, bir kaç yıl oluyor… Ama nedense bugün paylaşmak istedim sizinle…

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!