(Gördük ki okur girmedi, o halde aşçıbaşı sahnenin solundan girer ve -rütbesi sökülmüş kaç gezegeni olur insanın Plüton dan başka? - Der.)
Hayattan piyade bir veremli sanki sakalına hiç asfalt
Kaç megafon hırıldar mütemadiyen bulaşmamış gibi göğsüne
Al bu ölümü zimmetine geçir!
Al bu ölümü zimmetine geçir!
Der fosiline iddiaya girip kaybetmeden hep
Önce.
Ve yine sanki bakışlı şaşı baykuş gibi sürprizlere aşinadır
Bedenine geviş getirten evrakları tasmasız taşır.
Üçüncü sanki ise bambaşka tuhaflıklarla doludur
Burada ünlem işareti tereddüte nokta olur
İşte mekansızlıktan hicretlenirken algının yangın kapısı
Hem demlenip koyulaşır süt teni kardeşinin
Hem yarım yamalak ağzından taşar irkilirken
Akla ilk gelen besmele gibi
Amin.
Dedik kabul görsün buralarda volta atan Cebrail
Bir Cebrail düşleyin sinirli ve gergin elinde salladığı tespih
Sirozu kıskandıran bir hastalıkla anlaşabilirdim
Anlaşılabilirim kaygısıyla aksak ritm caz
Sıratına bahse girerim der gibiyken üstelik
Kısmen hicaz
Kısmen hicaz.
Kayıt Tarihi : 17.8.2015 23:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
DELEUZE VE GUATTARİ : GÖÇEBE DÜŞÜNCE
Prof. Dr. Müslüm TURAN ın bir yazısından alıntı.
Deleuze ile Guattari kaos'u içkinlik açısından ele alırlar; kaos onlar
için bir tutarlılık yokluğu bir ilişki başarısızlığı olarak görülür. Kaos
genel olarak söylendiğinde, Varlık'ın özsel görünümü olarak ortaya çıkar;
belirsizlik değildir birbiriyle ilişkiye girerek kristalleşemeyen arzu
tohumlarını saklayan bir depo, geleceğin muazzam bir belleğidir. Öteki
fikirlerle ilişki kurarak bir tutarlılık kazanamadan önce fikirler, ortaya
çıkarlar, kendilerini taslaklar halinde ortaya koyarlar ve ortadan
kaybolurlar.2
Spinozacı bir bakışla kaos'un denizinde ne bir başlangıç
felsefesi, ne de bir başlangıç noktası vardır.3 Gerçekten de kaos'u
belirsizlik belirlemez; kaos'u niteleyen onu belirleyen şeylerin
belirlenemezliğidir.4 Zira “kaos düzensizliğinden çok kendisinde
başlayan her türlü formun dağılıp gittiği sonsuz hızla tanımlanır. Bir
hiçlik değil, ama bir gizil olan, tutarlılığı ve gönderimi olmaksızın, aynı
anda, ortadan kalkmak üzere ortaya çıkan, olabilecek bütün parçacıkları
içeren ve olabilecek bütün formları çeken bir boşluktur. Bu sonsuz bir
doğuş ve eriyiş hızıdır.”5
İçkinlik ise bir tür düzendir, kaos içinde kaos'a karşı yerleştirilmişoluşturulmasına karşılık düşer.6 Ama bu yeniden başlamak, seçmek,
sınıflandırmak, ayrıcalıklı noktalar ya da dayanaklar oluşturmak anlamına
gelmez; Varlık‟ı tüm boyutlarıyla bir yaratım ufku, bir özgürleşme
olanağı olarak varsaymak demektir.
7 O halde bilme edimi, yaratma
edimine denk düşer- Doğa ve sanat, varlık ve düşünce karmaşıklığın
ortaya çıkışında bir araya gelirler. Filozof-sanatçı, bir hakikat yaratıcısına
dönüşür: “Yeni‟nin yaratılmasından başka hakikat yoktur: yaratıcılık,
beliriş.”
8 Bir öz dünyanın bir doğuşudur ve “üslup bu sürekli ve kırık
doğuştur, özlere uygun tözlerde yeniden ele geçirilen doğuştur, nesnelerin
başkalaşımı haline gelen doğuştur.”9 Oluş dünyası bir akım ve çokluk
dünyasıdır, fakat aynı zamanda bir rastlantı ve kaos dünyasıdır ve ebedi
dönüşün olumlanması, oluşun bu yönüyle de ilgilidir.10 Ancak özü mutlak
ve nihai fark olarak nitelemekle Deleuze, “yalnızca özlerin birbirinden
farklı olduğunu değil, aynı zamanda her bir özün, kendisini farklılaştıran
“mutlak içsel fark” olduğunu da ifade eder.
TÜM YORUMLAR (2)