İnsanlar içinde kim sadık, kim kalleş bilinir mi?
Acaba fikirleri, niyeti, dildeki gibi mi?
Nereden biliriz, gördüğümüz gerçek mi?
Dışarıdan bakılınca, ruhun resmi çizilir mi?
Kulağımız ile duymaz isek, konuşulanı,
Gözümüzle görmez isek, gerçekte yapılanı,
Aklımız, kalbimiz tasdik etmezse nasıl ıspatlarız!
Yapanın yaptığını, yapmayanın yapmadığını.
Savcı mıyım, görüneni görüp de suçlayayım?
Cellat mıyım, suçlu diye vurayım?
Bana mı düşer cezalandırmak?
Hakim miyim ki yargılayayım?
Şeytanı melek görüp, aldanalım mı?
Masum mu ki, inanıp savunalım mı?
Belki mazlum suçlu, suçlu masumdur.
Duymakla dinlemek, bakmakla görmek aynı mı?
Neyi tartışıp, ne sözler demeli?
Sui zan mı etmeli, hüsnü zan mı etmeli?
İtişip kakışmalar, laf sokmalar niye?
Yargısız infaz edip, peşin hüküm mü vermeli?
Her zaman iyilik eden iyilik biçmez mi?
Kötülük eden, cezasını kendi çekmez mi?
Eden her zaman, kendine eder.
Herkesin yaptığı kendi önüne gelmez mi?
Kayıt Tarihi : 30.12.2006 00:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kulaktan dolma sözlerle dedikoduların, iftiraların, yanılıp yanlış düşüncelere varmanın, hilelerle bazı çirkinliklere maske takıp göz yanıltmanın sonucunda verilen peşin hükümler yüzünden bir çok hüznün yaşandığı ve genelde her madalyonun bir diğer yüzü olduğu halde diğer yüzü düşünemeyerek sadece görünen yüzü görüp nasıl yanılgılara düştüğümüzü anlatan bir şiir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!