Yaralı Kekliğin Öyküsü

Bir yanımız kahır içinde, diğer biri zevk-ü sefa sürüyor
Aydınlığa doğru, yaşama doğru kurşun sıkılıyor
Ava giden, zalim bir avcının çantasında
Ateş ile, hicran ile
Derinden nefes nefese soluyan
Bir kahpe kurşunla vurulan
Kanadı yaralı
Bir keklik
Kan revan içinde
Bu
Bir ölüm
Bu
Bir tukeniştir
Asırlarca
Mezopotamya ovasında yaşanılan
Bu
Tanrı'nın
Şahitliğinden vurulan
Yaralı bir kekliğin
Öyküsüdür
Kırık kanadından
Kan damlayan
Kimi çoşkun bir dere
Kimi çavlayan bir ırmak
Kimi dipsiz bir deniz sanki
Ova kan
Dağ kan içind
Gülüşü güneş kokan çocuklar
Mor menekşeler kan içinde
Ey tükenen nefes
Ey yıkılış
Ey acımasız yaşam
Zulmün kol gezdiği her yerde
Umut virane
Yaralar kanarken, yürekler yanarken
Canlar göçüp giderken, bir âlem can derdinde
Diğer bir âlem, umursamadan ölümden fayda bekliyor

Yukarda mavi gök çökmekte, yerde kara toprak yanmakta
Sarmaş dolaş olmuş zulüm ile ölüm
Bir tarafta zalimler
Diğerinde mazlumlar var
Eleşkirt'te
Varto'da
Gün toz-duman
Gece karanlık
Zaman ateş kusuyor
Uyku gözlere haram oldu
Yaşam kezzap gibi
Umut tükenmekte
Kanatları beyaz çizgili
Göğsü kınalı
Tek mermiyle vurulan
Dar gününde
Şahdamarı kanatılan
Yaralı kekliğin yarası derindende derin
Namert ellerde silah var
Vuran, vurana
Bize
Bumuydu mükafatın ?
Dünya
Her avcı bir Nemrut
Bir canavar
Her keklik
Her ceylan
Her can
Avcıların hedefinde
Bedenler kan revan içinde
Her yerde
Kan pıhtısı var
Be kahpe dünya! Bu zehir zıkkım yaşamda
Avcıların bir alışkanlığı var! O da hep öldürmek
Kaç kez öldürdü ölüm, kaç kez alğldı Mezopotamya? Bilinmez

Zulüme kollarını bu denli, yürekten açmışken, zalim felek
Kalpleri taş bağlamış, merhametsiz, vicdansız
Avcılar işbaşında
Çıkarları ölüm olan avcılara
Av olan
Kayalardan seken
Kınalı güzeli keklik
Dereleden kana-kana su içip
Otlayan yavru ceylan
Geleceğine göz dikilmiş
Ey güzel gülüşlü
Gülüşü güneş çocuk
Avcılar pusuda
Yeter
Namlulara sürülmesin mermi
Bu topraklar
Hiç bir cana
Kabristan olmasın
Umut ve sevgi dağları
Ah çekip karalar bağlamasın
Mezopotamya'yı baştanbaşa güneş bürüsün, yaşadıkça her can

Mehmet Çobanoğlu
14.11.2022
İstanbul