Genç adam, o gün daha başka bakıyordu çevresine, insanlara, yaşadığı hayata. İçinde sonsuz bir huzur hissediyordu.
Güne her günden daha erken başlamıştı. Annesi için odunları kırmış, ocak başına kadar götürmüş, hatta ocağı yakmaya hazır hale getirmiş öylece bırakmıştı.
Evden çıktığında güneş henüz doğmamıştı. Bir gün önce coşkunca yağan yağmur, gökyüzünü dinlenmiş ve sükun içinde bırakmıştı.
Sabah rüzgarı genç adamı ürpertiyordu; fakat o, rüzgarı derin derin içine çekiyor, sonra nefesini hafifçe bırakıyordu. Az sonra ezan okunacaktı. Camii avlusunda abdestini aldı. Hazır bekledi.
Ezan okunmaya başlayınca camiye girdi ve namazını kıldı. Dışarı çıktığında güneş doğmuştu.
Namazdan sonra çocukluğunu geçirdiği sokağa yürüdü. Uzun zamandır buralara gelmediğini düşündü.
Yeni bir ev yapılmıştı top oynadıkları arsaya. Büyük, gösterişli bir evdi.
Bir süre sonra evden genç bir bayan ve küçük bir kız çocuğu çıktı. Genç kadın, semtin ilkokul öğretmeni, küçük kız da onun kızıydı.
Selamlaştılar, genç adam, öğretmene ve küçük kıza iyi dersler dileğinde bulundu.
Öğretmen ile semt kütüphanesinde tanışmışlardı. Öğretmeni sadece çocuklarla birlikte kütüphanede görürdü.
Bu küçük selamlaşmadan sonra, yürümeye, doğduğu, çocukluğunu geçirdiği bu sokaktaki değişikliklere bakmaya devam etti.
Birden, aklına tüm kenti görebildikleri o yüksekçe tepe geldi. Eskiden o ve arkadaşları, hep o tepeye çıkar, tepeden baktıklarında insanların nasıl olup da karınca gibi küçücük göründüklerini düşünürlerdi.
Gülerlerdi her şeyin oyuncak gibi olmalarına.
Şimdiki çocuklarda o tepeye çıkıyorlar mıydı acaba diye düşündü. Yavaş yavaş yürüyordu, birden kalbinin sıkıştığını hissetti. Sabah esen rüzgar şimdi de esse diye geçirdi içinden. Tatlı, hafif sert bir rüzgar esti o an. Ferahlamıştı. Biraz oturdu dinlendi. Bu arada çevresine bakıyordu, her yer ne güzel olmuştu.
“ Bahar “ dedi.
“ Ayrı bir güzellik veriyor yaşayan her şeye.”
Yeniden yürümeye başladı, az sonra çocukluğunun tepesindeydi.
İnsanlar, evler, arabalar, ağaçlar yine oyuncak gibi görünüyorlardı gözüne. Güldü. Gözleri, uzak, uzun bir hayata daldı.
Yağan yağmur nedeniyle tepedeki toprak yumuşamıştı ve kayıyordu. Genç adam, ayaklarının kaydığını anlamamıştı. Birden boşluğa gidince panikledi, eliyle orada bir ağaç dalına tutunabildi. Ağaca baktı, henüz genç bir fidandı. Yeni yeni filiz veriyordu.
Niye onu kırsındı ki, hem ne kadar tutunabilirdi, ağaç onu ne kadar taşıyabilir ne kadar dayanabilirdi.
Birçok şey düşündü peş peşe. Ve tüm düşünceleri fidandan yanaydı.
İçinden, şimdi yine bir rüzgar esse, dalından yeni kopmuş bir yaprak gibi savrulu versem diye geçirdi.
Dileği yine gerçekleşmişti.
Rüzgar esti, genç adam bir yaprak olup, önce tepenin üstünde, sonra kentin üstünde savrulup gitti.
Mayıs / 2002
Kayıt Tarihi : 3.3.2010 18:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hayat herkese bir yaprak olma şansı vermiyor.Hayatınıza iyi tutunun ve onu kimse için harcamayın...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!