Ben burada senin derdine yanıyorken,
Sen gidip başkalarına derman olmaya çalışıyorsun.
Senden gelecek en ufak bir ışığa muhtaçken,
Sen gidip başkalarına güneş oluyorsun.
Ben seninle sonsuzluk yemini etmişken,
Sen bana zorla sonu dayatıyorsun.
Karanlık geceleri yalnızlığıma mesken tutmuşken,
Sen o meskenleri alıp yerden yere vurarak,
Bütün yıkıntıları başıma döküyorsun.
Ey sevgisini içime ilmik ilmik işlediğim sevgili,
Neden küçük bir tebessümü bile bana çok görüyorsun.
Harap olmuş gönlüm sensizliğinde yanıyorken,
Sen gidip bana yeni yangınlar yakıyorsun.
Beyhude olmuşken bana yaşantının en ufak kırıntısı,
Sen beni yaşam ile ölüm arasındaki çizgiye mahkûm
ediyorsun.
Vefasızlıklarda kum tanesi kadar bir vefa ararken,
Sen bana uçurumun en kuytu dibini gösteriyorsun.
Vurgunken senin kara gözlerine ben,
Her bakışımda benden yüzünü çeviriyorsun.
Bendeki yaranın tek ilacı senin bir sözüne bağlıyken,
Sen ellerinle bana zehri sunuyorsun!
Ekmek gibi, su gibi muhtaçken senin varlığına,
Bütün yoklukları üst üste koyup bana veriyorsun.
Sabahımı aydınlatan güneş, gecemi parlatan yıldızken
benim için,
Aydınlık senin neyine, al sana karanlığın en kuytu dibi,
diyorsun!
Çorak topraklarıma bahar yağmuru, yüreğime aydınlık
olmanı isterken,
Kara kış olup çetin fırtınalarla olanımı da alıp götürü-
yorsun!
Ah bu yüreğim ne zaman uslanır ki yokluğunda,
Sen beni var ile yok arasında eritiyorsun!
Aldığım her nefesi seninle alıyorken ben,
Sen nefessiz kalmama göz yumuyorsun.
Ey yaşama sebebimin tek kaynağı, ölümsüzlüğü hayal
ederken seninle,
Sen hiç aldırmadan beni ölüme terk ediyorsun...
Yapma!..
Kayıt Tarihi : 10.9.2020 17:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!