Bilenler bilir Sultan Ahmet Camii ve Ayasofya Camii'nin arasında arkalıkları olmayan sıra sıra banklar vardır. Yıllar, yıllar önce bu banklarda oturmuş hem dinleniyor, hem de o iki muhteşem mabedi seyrediyordum.
Bir kafile geldi bir ara, Japon bir gruptu.
Fotoğraf çekmeye başladılar. İçlerinden biri, genç bir kız bu banklardan birine çıktı. Sonra bir başkasının üzerine atladı, derken bankların üzerlerinde atlayıp, zıplayıp, dans edip eğlenmeye başladı.
Canım sıkılmıştı, sinirlendim ama bir şey de diyemedim. Kaşlarım çatık seyretmeye koyuldum. Hissetti mi nedir, benden tarafa baktı göz göze geldik.
"Fırsat budur," deyip başımı iki yana sallayarak yanlışını anlatmaya çalıştım. Anladı tabi hemen indi banktan. Boynundaki çantasından çıkarttığı kâğıt mendillerle bastığı bütün bankları sırasıyla silmeye başladı.
Kafilesindekiler de, çevredekiler de genç kızın bu hareketini anlamaya çalışarak şaşkınlıkla onu izliyorlardı.
İşi bitince mahcup bir ifadeyle gülümseyip, onların o eğilerek verdikleri selamla beni selamlayıp kendince özür diledi. Ben de selâmına gülümseyerek karşılık verdim.
Muhtemeldir ki o banklara ayakkabılarla basılmayacağına dair gerekli olan terbiyeye sahipti ama gençlik işte bir an için unutuvermişti. İnsan bu, bir de gençse bazen böyle kendisini kontrol etmeyi unutuyor.
O genç kız yaptığı hatayı bankları silerek düzeltmek yerine dönüp gitmiş olsaydı kim ona ne diyebilirdi ki? İşte tam da burada almış olduğu terbiyenin ona katmış olduğu değeri bu davranışıyla göstererek o da çevrede kendisini izleyenlere güzel bir ders vermiş oldu.
Evet, yaptığımız hataları düzeltme onurunu, yüce gönüllülüğünü gösterip, insan olmanın özel ayrıcalığını hissedebilme imkânından kendimizi mahrum bırakmasak ne kadar güzel olurdu. Değil mi?
Recep Akıl
Kayıt Tarihi : 4.9.2023 12:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!