Ne çok şeye zaman buluyoruz değil mi? Meselâ sosyal medyada saatlerce oyalanıyoruz ama burada harcadığımız zamandan bir saat ayırıp elimize bir kitap alarak bir kaç yaprak okumaya üşeniyoruz.
Günde beş vakit namaz kılmak her Müslümana farz. 24 saat içinde sadece bir saatimizi ayırsak bu ibadetimizi yapabiliriz ama televizyon başından kalkıp da bir türlü abdest almaya doğru lavaboya yönelemiyoruz.
Ya da ne bileyim elimizdeki telefonu bırakıp kendisiyle ilgilenmemiz için gözümüzün içine bakan evladımızı görmüyoruz.
O kadar çok şikâyet ediyoruz ki şikâyet ettiğimiz şeyleri düzeltmek için hiç bir şey yapmıyoruz.
Meselâ çok yiyoruz az hareket ediyoruz. Sonra da şişmanlamaktan dem vuruyoruz.
Hiç kimseyi arayıp sormuyoruz ama yalnızlıktan şikâyet ediyoruz.
Elimizdekiyle yetinmiyor daha fazlasını elde edebilmek için her türlü yolu deniyoruz. Olmayınca mutsuz oluyor, hayata küsüyoruz.
Şükretmeyi unuttuk uzun bir zamandır. Oysa kendimize dışarıdan bakmayı bir başarabilsek göreceğiz ki şükretmek için ne çok şeye sahibiz.
Hiç bir şeyin kadrini kıymetini bilmiyoruz. Şu üç günlük dünyanın sahte neon ışıklarının, yaldızlarının kamaştırdığı gözlerimiz kör olmuş adeta, çevremizde her an ne kıyametler kopuyor, ne acılar yaşanıyor görmüyoruz.
O kadar kendimize dönük yaşıyoruz ki kendimizden başka hiç bir şeye değer vermiyoruz.
Delikli bir kuruş kadar bile değerimiz yok. Kişisel serüvenimiz bir metre derinlikte bir çukurda son bulacak hâlbuki.
Faniyiz, domuz gibi biliyor ama gereğini yapmaktan kuduz bir köpekten kaçar gibi kaçıyoruz.
Fıtratımızı inkâr ediyoruz. Her an daha da çok kendimizi eksiltiyoruz. Ve daha neler ve daha neler...
Neticede insanız biz öyle değil mi? Ve insan gibi yaşıyoruz.
Kayıt Tarihi : 23.2.2021 07:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!