- kucaklamalar …ahh ağlıyorum.
daha çok sigarayım,
daha çabuk boşalıyor kadehlerim
bin telden bir ağıt yakar gibi, ay ışığındayım,
berbat olan gülüm, ay ışığının can sıkıntısı tarafındayım.
şimdi çarparak çıksam kapımdan, gökyüzümde gürlesem …
gözlerimi senin gözünde bırakıp, dalgalı denizlere düşsem.
efkarımın bulanık nehirleri yırtacak sesimden, şöyle ahhh çeksem
derinimden şöyle derinimden bir ahhh çeksem …
içimde; ucu kor ateşte yüreğime mil çeken bir deli hasret
ki sorma ne söyleyebilecek bir söz buluyor dilim
ne de yazacak daha çok şiir, kalemim.
evet en deliyim,
en deli isyana meyilli şimdi yüreğim.
şimdi yüreğimle bir yangın yerinde pervaneyim.
yangınımın önce kanatlarımı, sonra ellerimi yaktığı yerdeyim.
bir de arada göz göze gelmesem, içimde saklı o masum çocukla …
arada diyorum göz kırpmasam mavi dalgalara …..
arada sen olmasan …
……..
oysa bu şiirin hemen öncesinde ben
bir başka yangının sıcağından dört nala kaçmak isterken
patlayan bir mayınla parçalanmıştım rengi ölüme benzeyen.
oysa benim açtığım gibi bu toprakta açan bütün çiçekleri
kucaklamak için, üzerlerine salmaya gitmiştim,
dağlarımdan topladığım kelebekleri.
Adıyaman’da bir türkü olup, Munzur’da yıkayacaktım ellerimi.
“Ahlat’ta bir dikili taşım.
Midyat’lı ustaların ellerinden çıkmışım.
silinmiş üstümdeki bütün yazılarım
belli değil yani ne yaşım ne de niçin yaşadığım.
soran olursa sana a benim gözleri yaşlım, söylersin;
nemrutta senfoni tanrıları ile sabah güneşini seyre dalmışım.”
“Munzur gibi akıyorum.
her damlada gözyaşı olup sele benzer donuyorum.
parmağın saplı kalmış tetikte, gözlerime bakıyorsun.
sen ne dersin bu işe desem a benim yazması al boyalım
dağlarımı çatlatan barut sıcağı değil biliyorsun
bildiğin için benim gibi sen de ağlıyorsun.”
“nereden takıldı şimdi bu türkü dilime:
kaleden kaleye taş ben olaydım “
…………
daha çok seviyorum
sanki hep İstanbul ve hep sen varsın
ama memleketimin başka köşesinde bir başka yangın
onun için akmaktadır gözyaşlarım.
kucaklamamın bir yanını sen doldururken,
diğer yanımı bundandır boş bırakışım.
Kayıt Tarihi : 5.9.2007 08:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Galiba acıyı, hüznü seviyor garip bir haz alıyoruz.
Bu da şair naifliği olsa gerek.
Aslında bu şiire söyleyecek söz yok anlatılamayıp ancak yaşandığında anlaşılacak başka bir şey.
Şiirlerinizi özlemişim, bu gün sayfanıza biraz konuk olayım dedim.
Falıma ardı ardına yalnızlık şiirleri çıktı ki bir çoğuna da naçizane bir şeyler karalamışım.
Gönül ister ki muhteşem şiirlerinize eş değerde yorumlar yapalım ama, bazen işte böyle sözün bittiği yerde susmak en iyisi.
Selamlar, bu günün kalan saatlerini huzurla geçirmeniz ve güzel bir haftaya merhaba demenizi gönülden diliyorum hoşça kalın.
sanki hep İstanbul ve hep sen varsın
...........ama memleketimin başka köşesinde bir başka yangın ............
onun için akmaktadır gözyaşlarım.
kucaklamamın bir yanını sen doldururken,
diğer yanımı bundandır boş bırakışım.
silinmiş üstümdeki bütün yazılarım
belli değil yani ne yaşım ne de niçin yaşadığım.
soran olursa sana a benim gözleri yaşlım, söylersin;
nemrutta senfoni tanrıları ile sabah güneşini seyre dalmışım.”
tarihine baktım da şiirin...
senfoni tanrıları ile ............................................
bu sabah güneşini az beklemedim.
hayatının şiiri bu:))
şiir gerek içerik gerekse işleniş itibariyle oldukça başarılı
kutlarım
saygılar...
sanki hep İstanbul ve hep sen varsın
ama memleketimin başka köşesinde bir başka yangın
onun için akmaktadır gözyaşlarım.
kucaklamamın bir yanını sen doldururken,
diğer yanımı bundandır boş bırakışım...
Çook güzel..beni satırlar arasında dolaştırdı dolaştırdı..ve düşündürdü...kucaklamamın bir yanını sen doldururken, diğer yanımı bundandır boş bırakışım...harika bir final..
melek ayaz
TÜM YORUMLAR (42)