İşsiz bir mum aleviyim her tünelin çıkışında
Ardından ateşlenen silahlar sadece izlerimi yakmakta
Bir vadinin içinde hayatım
Ki giremez oldu insan,
Ve motor sesi
Takipçilerin de böylece
Kurtardım amansız olmaktan
En büyük sevincimken
Başlamak yeni bir şiire
Bitmeyeceğinin bilincinde
Sizindir derim bütün kaynaklar
Varsıllara ki, tüller içinde tülden uzak,
Hergelenin önünde
Döne döne takla atan yoksullara.
Ve gördüğüm bütün düşleri
Kitapların ağladığı bir pazarda
Ucuza kapatan eski düşbazlara...
Herkesten akıl danışan birinin öyküsüne
Benzemiyor diye şiirlerim
Endişe etmeyin, tüller beni korumakta;
Yeni bir oluşa kilitleyip kendimi
Koşarım terkettiğim bozkırın havasına
Dağlara yapışmış taştan kuleler
Ve dikenlerin yarıştığı duvarlar içinde bile yaşarım
Kalbim kabul etmez; müstehak ekli
Ve ısmarlama merhametlerinizi
Bırakınız;
Fahişem bile olamazsınız...
Bir vadinin içinde hayatım
Ki giremez oldu insan,
Ve motor sesi
Sen, bilirsin ama;
Bu vadinin oylumunda
Sadece kuşların indiği bir nehir gibi
Nasıl sessizce aktığımı
Geçerek;
Çıkardığı yangınların ortasında
Cesetlerin tütsü çekip,
Çöl esriyen bir güruhun önünden
Geçerek gizlice
Tüllere bürünüp ağlayarak kaybettiklerime
Yana yakıla tüller içinde...
Kapat, kapat pencereyi
Engeldir küçük esintiler uykuma
Haziran dese de kavak tüyleri
(Yazık; yitik doğada elyaf,
şiirsiz geçen mevsimler gibi...)
Bir ehram bulup tülden,
çekmeliyim yüzüme
Perdeleme gülümsemeni,
Sabah uykularım yok artık,
Aramızdaki sevimsiz aradalıklar
Sonsuza dek kalacak mı...
Perdeleme gülümsemeni
Bırak!
Bırak ki,
Güneşli sabahlığın özgürce
Kaplasın vadimi
Her kuşluk,
Hüzünlü bir gölge olarak düşerim üstüne,
Her kuşluk tuza gelen bir boğa gibi
Çekinerek küçücek bir
Meşk isterim gözlerimle
Perdeleme gülümsemeni
Herkes yüzüyle tutunur hayata.
Sisler içinden sıyrılmakta olan;
Gecikmiş bir gemi gibi
Girmek üzeredir limanına
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.