Yalnızlık bazen bir girdaptır
Yalnızlık kimi zaman mutluluktur
Yalnızlık bazıları için bir yaşam biçimidir
Yalnızlık kimilerimizin karabasanıdır
Ve bazen yalnızlık, ölümle eş anlamlıdır
..
Yalnızlık bazen bir girdaptır
Yalnızlık kimi zaman mutluluktur
Yalnızlık bazıları için bir yaşam biçimidir
Yalnızlık kimilerimizin karabasanıdır
Ve bazen yalnızlık, ölümle eş anlamlıdır
..
dilimden düşen ilk şarkıdır
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
her gönülde bir başkadır
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
yalan değil en acı gerçek
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
..
Yalnızlığın ne demek olduğunu sorarsan, sen derim. Senin olmadığın zamanlar dilimi yalnızlığımdır. Sadece yalnızlık dokunur şiirlere ve sadece sen susturursun gelmelerinle… Sen yinede gitme, yalnızlık şiirlere kalsın seninle birlikte… Sen kal! Yalnızlık gitsin şiirle…
..
Kaç yıldır hep küçük bir sevgi aradım bulamadım
Mutlu bir yuvam olsun istedim olmadı kuramadım
Sevgi çok güzel bir duygu ama kimselere sunamadım
Yalnızlık,yalnızlık hep yalnızlık nedendir anlayamadım
Bazen artık sevmeyeceğim dedim sözümde duramadım
Bahtımın rüzgarına kapıldım deli gönlümü kıramadım
..
Gönlümden gül çalarken, aç olduğun için bunu yaptığını bilseydim... Bir gülden elde ettiğinle bir ömür doyacağını düşünebilseydim... Kan ter içinde kalana kadar koşmazdım peşinden yalnızlık...
Özlem de verirdim yanında... Ziyaret için geldiğini sandığım o mezar taşının başında... Fesleğenlerden neden almadın yalnızlık...
Bir kişilik yemek yapmak çok zordur bilirim... Misafir olurdum sana... Çocuk seslerinden katık yapardım ben de yalnızlık...
Günler ölmeden, yıllar doğmadan geçmez yalnızlık... Zaman sağır ve dilsiz... Umut sevap gibi kapkara gözlerimde yalnızlık...
..
Soğuk odalarda duvarlara bakarak üşümekti yalnızlık
Sonbahar sabahında tek tek dökülen yapraklardı yalnızlık
Karanlık gecelerde mumun dibine vurduğu andı yalnızlık
Sessiz sedasız hayallerde çığırtkan bir çığlıktı yalnızlık
Yatağın yanı başında solmuş bir güldü
Dipsiz kuyularda tek damlanın sesiydi
Kaybolmuş ormanlarda dolanmanın adıydı
..
Yalnizlik bir uçurumdur,ışıksız karanlıklarda. Yikilmis bir harabedir selamsiz topraklarda.Gecenin zifiri karanlığı gibidir, yıldızlardan ,aydan uzak.cansız bir bedendir yatakta.ve yalancı güldür bahçelerde ,dalgaların harıl harıl vurmasıdır kıyılara,Güneşin batması karanlıklara gomulmesidir dünyanın . Kundaktaki bir çocuğun inleye inleye ağlaması gibidir ve yaş akamaz göz pınarlardan.Cehenemin derinliklerinden , gün görmez mahkumdur güneşin o eşsiz ışığına.apansızca bir bu tarafa bir o tarafa dalından salanan yapraklar.,çölde uçan kartal, ve yavrusunu yuvasında bulamayan bir kuş.Bir annenin karnında başlar yalnızlık. dağların arasında göğe yükselmiş.adeta nöbet tutar gibi ağrı dağı misali.ve yağmur yağdırmayan bulutlar.çorak toprakların ot vermeyen topraklarda başlar yalnızlık.
..
Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
Acı vermiyor insana
Düşündürmüyor kara kara
Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
..
Çınar dibine uzanmışken;
Güvercin kanadına çarptığım yalnızlık
Kuytu caddede avare yürürken
Yanıp sönen lambaya sattığım yalnızlık
Kayan yıldızın boynuna sicim
Kement yapıp attığım yalnızlık
..
Yalnızlık öylesine yalnızlık
Gecenin sessizliği kadar ıssız
Denizin mavisi kadar koyu
Gök mavisi kadar yalnızlık
Yalnızlık yürekleri ürpertir
Çaresiz kuş gibi çırpınır bir kenarda
..
Yalnızlık nedir..
Bin arkadaş hiç dost
Yalnızlık mıdır
Hiç arkadaş bir dost
Yalnızlık nedir..
Yalnızlık nedir..
..
Rivayetlere göre yaratılan ilk insan Hz. Âdem ile eşi Hz. Havva cennette mutlu bir hayat sürerlermiş. Bu durum çok sürmez. Cennetin tüm nimetlerine mazhar olmuş bu çiftin mutluluğuna sinsi bir gölge düşer ansızın. İblis, kanına girer Âdem’in. Yasak meyveden yemesi durumunda ebediyen cennette kalacağını telkin eder içten içe. Âdem, cennetteki gizemli meyvenin tadına ve İblis’in tahrik edici lisanına yenik düşer tan ağardığında. Ve Âdem asıl vatanından cüda kalır nermin bir günün ilk ışıklarında. Hata büyük!.. Zamansız kusurun tamiri yok. Çaresizlik ve mahcubiyet kuşatır Âdem’i çepeçevre. Kesilir ceza: Hicran ve yalnızlık. Gönüller viran, şaşkın gözler mecalsiz, yer ve gök serapa kekremsi… Her zerrede sonsuz bir keder parlar. Parlar, yalnızlık ateşi yedi gökte, kayan her yıldızda. Ayrı düşen Âdem, Hindistan’ın Seylan Bölgesi’ne, Hz. Havva da Cidde’ye gönderilir. Seylan’a gönderilen Âdem yıllarca yalnızlık biriktirir. Heybesi yalnızlıkla, gözleri de hüzünle dolar yıllarca. Yalnızlık, ağını örer dört bir yanına. Yerle gök arasında sıkışıp kalır iki asır boyunca. Zaman durmuş, zaman lal kesilmiş âdeta. Her yer alabildiğince tenha ve sessiz. Sessizliğin sesi bile ses salmaz olur sessiz sularda. Göğün tüm mavisi katran kara olur Âdem’in gözlerinde. Kimsesiz ovalarda, aman vermez haşin dağlarda başlar pişmanlık. Gözlerden yağar sicim sicim pişmanlık… Yalnızlık, ağırlaşır günbegün Âdem’in sırtında. Yalnızlıktan gözlerinin feri azalır. Dizlerinde yavaş yavaş tükenir derman… Ahları, ofları yeri göğü inletir. Geçer mi yalnızlık mayasıyla yoğrulmuş hayat? Biter mi yalnızlık yağmurlarının damlalarından pas tutan bir ömür? Ağlamaklı bir edayla duaya durur Âdem. Bir yakarış ki kabaran denize eş. Bir haykırış ki şerha şerha yarar sineleri. Su olur, sel olur aktığı gözyaşları. Gümrah günahının affına el açar tüm samimiyetiyle. Beyaz bir güvercin tebessüm eder dağ gibi çaresizliğine. Birden kuş gibi hafifler yalnızlık limanına demir atan Âdem. Kelebek gibi hafif ellere af damlar semadan. Tatlı, iç ferahlatan bir şua yayılır yalnızlığı mesken tutan kıraç topraklara. Kalbindeki susuz çöllere Nil’in bereketi yayılır gün boyunca. Apak bulutlar geçer üstünden el sallayarak. Her yer, yâr olur içten duanın ahengiyle. Yıllanmış yalnızlığın piri olan Âdem’in duası kabul edilir. Affedilir iliklerine yalnızlığın mührü basılan naçar. Yol gösterilir keder biriktiren yalnız yolcuya. Yol boyunca dile gelir dağlar, taşlar… Ve kadim yalnızlığı dillendirir ketum bir ses:
Âdem’in rengi solar irem pınarında gül gibi
Gülce pişmanlık düşer kıtalar arası dağlara
Yalnızlık tohumu serpilir vahalara, bağlara
Susuzluk başlar, çatlar dudaklar, topraklar
Karanlık sereserpe, su vermez çeşmeler
..
Sözde,bahara çattı günlerim,
Fidanı dikmeden,vurdu yalnızlık.
Gözde,kahıra açtı yelkenim,
Deryaya dalmadan,yordu yalnızlık.
Dönülmez yollara,attım adımı,
Adımda sinsice,tuzak yalnızlık,
..
Bülbülün gülsüz, gülün bülbülsüz kalmasıymış yalnızlık.
Tek başına kendinle olmak değil;
Kalabalığın içinde kimsesiz hissetmekmiş yalnızlık.
Umutsuzluğa kapılmak,
Göz kamaştıracak kadar parlak ışıkların karşısında karanlığa bakakalmakmış yalnızlık.
Herkes’in duyduğu gürültülü seslerin içinde sağır olmakmış yalnızlık.
Yalnızlık, milyonlarca çiçeğin olduğu bir bahçenin içinde tek sulanmayan, kuruyup
..
Başka ömürlere tutundukça uzar ömrün..bir çift genç göz,merakla her yöne bakan,hiçbiryere odaklanmamış,henüz hiçbir görüntüyü beyninde eskitmemiş bir çift göz gençleştirir insanı.sana baktığına duaci olursun herkesten gizli bir ibadettir gözlerine bakmak.beyninin en utangaç kıvrımlarında kendi silüetine bir yer açmak kendini ispat çabasıdır.sıcak eller,hiçbir ateşin ısıtamayacağı kadar ısıtır içini..erirsin sebebini bile bilmeden.ne anlamı vardır ki omuzlara dökülmüş bir tutam saçın,sen anlamlar katarsın,başka ömürlere başka bedenlere ihtiyacın vardır duygusallaşabilmek için...sert bir tokat gibidir kötü bir söz,başka birinin kelimelerine ihtiyacın vardır vazgeçmek,kaybetmek için.kendi kelimelerine inanmazsın yakıştıramazsın kendine kaybeden olmayı,hep başkaları karar verir senin kayıplarına...yaşamak için kendinden başka en az bir ömür eskitmek gerekir,en az bir bedeni daha seninki gibi yıpratmak gerekir.sigara içmeler böyle başlar çocuklar arasında,sen de çek bi kere çünkü ben çektim ve kötüyüm senin iyi olmanı kaldıramam,ben kalkamam sen düşmelisin düşmelisin ki yalnız kalmayayım...insanlar uçamaz bu yüzden ömürlerini harcarlar kuşları kıskanarak,bulutları izlemek bu yüzden güzeldir...mesela aşklar..bana düşmez hiçbir sevgilinin arkasından konuşmak,kendi adıma konuşuyorum..karşındakini sevmekten çok,kendini sevdirmekle geçer ömür.kendinden başka en az bir yüreğe daha sevdirmelisin kendini yaşamak için..seni destekleyen,seni senin gibi seven biri daha olmalı ki yanılgı payın azalsın,evet ben iyiyim diyebilesin...yıllar önce sölemiştim:cehennem cennetten daha kalabalık diye,yaşadığı süre içinde doğru olanı yaptığını sanar insan...çünkü yanında onun gibi ateşler içinde yanan bir sürü beden bir sürü ömür vardır.sürü psikolojisi işte insan kendini birşey zanneder,koyun meeeler sonuçta her ikiside tek başına kaldığında korkaktır...her ikisininde en az bir bireye daha ihtiyacı vardır şaşırmamak için..başka ömürlere tutundukça uzar ömrün...hiç bir masturbasyon,aşk ile sevişmek kadar mutlu edemez seni..mutlu olursun gülümsersin,gülümsemek bir kilo pirzolaya bedel bilimde,pirzola kuvvetli bi yaşam kaynağı,böyle bir kaynak ömrünü uzatır...demekki en az kendinden başka bir kişiyle sevişmek gerekir yaşamak için,yaşadım diyebilmek için...başka ömürlere tutundukça yaşar insan...yaşamak için en az bir kişiyi daha yaşarken görmesi gerekir...onun hayalleriyle yoğurur bedenini.onu örnek alır yada..acılarını paylaşır mutluluklarını kıskanır,o yaşadıkça sen yaşlanırsın...tek başına korkaktır insan.kahraman olmak için en az senin kadar korkak bir insan daha gerekir...onun zayıflıklarını kendine kalkan yapar,onun korkan gözleriyle bakarsın hayata sen ondan çaldıkça o azalır sen büyürsün gözlerinde...karanlıktan korkmamakla ancak karanlıktan korkan birinin yanında övünebilirsin...en az bir kere sevmek gerekir kendini tanımak için...sevdikçe çoğalırsın,her anı defalarca yaşar uzatırsın ömrünü...bir öpücüğü binlerce kez yaşarsın her gece her rüyada farklı bir öpücük her seferinde daha koyu kıvamlı dudaklar...hiçbirşey sevdiğinin teninden daha yumuşak değildir her an ona dokunduğunu düşlersin,düşlerin kadardır ömrün...başka hayallerde yer aldığın kadar girersin hayatın içine..düşlendiğin,özlendiğin farkedildiğin kadar somutsundur..başka hayatlara tutundukça güzelleşir saatlerin...sevgilinle başbaşa olduğun an en sosyal zamanındır en kalabalık zamanların.bir söze bakar o an hayat anlayışın onun güzel pembe ıslak dudaklarından dökülen bir seni seviyorum seni alır dünyanın en yüksek ve en havadar ama aslında olmayan bahçelerine çıkarır ve gene aynı güzel dudaklardan çıkan bir kötü söz..her uçurumun kenarında kendini bulursun.aynı anda yüzlerce uçurumdan düşersin..hayat hakkındaki bütün düşüncen o ana bağlıdır.kimse tek başına hayatı sevemez yada hayata küsemez bir başkasıdır hayatı sevdiren,küstüren...bir şeyi sevmek için kendinden başka en az bir şeye daha ihtiyacın vardır....yalnızlık paylaşılmaz..duyduğum en saçma sözlerden biri ama vitrinlerin en güzel yerinde işte bu acizliğini gösterir insanın...yalnızlık paylaşılır,paylaşmak için vardır...eğer yalnızlık paylaşılmazsa iki kişi yanyana durduğunda yalnız olmamaları gerekir oysa en çok sevdiğin anda bile yalnızlığı yaşarsın..onun yalnızlığıdır o an yaşadığın.sevgilinin gözlerine bakarak nereye baktığını anlamaya çalıştığın anda yaşarsın onun yalnızlığını.yalnızlık paylaşılır sen onunkini alırsın,o seninkini...yalnızlık paylaşılır ama neresi kimde kalacak,kim hangi yarısını alacak ve ne zaman paylaşılacak buna karar veremezsin...karar vermen için kendininkinden başka en az bir düşünce daha olmalıdır..demokrasi en güzel örneğidir kendinden başka hayatlara tutunarak yaşamanın...tek başına seçemez,alamaz,yasaklayamaz,geçinemezsin...ölmek için bile bir başkası gerekir.kimse görmezse yada kabul etmezse ölü diye işlenmez nüfus kütüğüne...tek başınaysan hiçsindir..anlam kazanmak için,yaşayabilmek için,başka hayatlara tutunur insan...başka ömürlere tutundukça uzar ömrün...yeni gülücükler,yeni sıcaklıklar eklenir aile albümüne...başka ömürlere tutundukça uzar ömrün...adı sanı bilinmeyen binlerce ceset gömülüdür tutunamayanlar mezarlığında....
..
Ve gecenin karanlığına hapsolmus bir yalnızlıkti özlem .gözlerimi kapayip hasret kokan tenini hayal etmekti karanlık. Yokluğun acısını kalbini donduran soğukVe gecenin karanlığına hapsolmus bir yalnızlıkti özlem .gözlerimi kapayip hasret kokan tenini hayal etmekti karanlık. Yokluğun acısını kalbini donduran soğuk yatağa hapsetmekti karanlık .yalnızlık yapayalnizlikti gece çaresiz sessiz . Umitsiz sonu gelmeyen bekleyiş...
Ve gecenin karanlığına hapsolmus bir yalnızlıkti özlem .gözlerimi kapayip hasret kokan tenini hayal etmekti karanlık. Yokluğun acısını kalbini donduran soğuk yatağa hapsetmekti karanlık .yalnızlık yapayalnizlikti gece çaresiz sessiz . Umitsiz sonu gelmeyen bekleyiş...
Ve gecenin karanlığına hapsolmus bir yalnızlıkti özlem .gözlerimi kapayip hasret kokan tenini hayal etmekti karanlık. Yokluğun acısını kalbini donduran soğuk yatağa hapsetmekti karanlık .yalnızlık yapayalnizlikti gece çaresiz sessiz . Umitsiz sonu gelmeyen bekleyiş...
yatağa hapsetmekti karanlık .yalnızlık yapayalnizlikti gece çaresiz sessiz . Umitsiz sonu gelmeyen bekleyiş...
..
Kozadır yalnızlık!
Etrafına sarındığın ipekten bir duvardır,
Yalnızlık boğazındaki düğümdür,
Yalnızlık korkaklıktır,
Yalnızlık kendi kendini attığın dipsiz kuyudur.
..
Veee gölgem bile kalabalık artık. Bir soluk kadar yakında yalnızlık. Dibe vurmuş gemi kadar karışık, dibine gelmiş çay kadar hayat. Veeeee işte beklenen son! Bir ömür gibi aktı bardaktan, bir çay bardağı kadarmıydı hayat? Ahh bilemedik kıymetini zaman. Su aktı buldu yolunu ziyan oldu geride kalan.
Bunca zaman yattın sıra kalpte artık. Hoşgeldin davetsiz yalnızlık. Bi pencere dışardan bakmakmış hayata, gülüşleri son bahara benzetmek, güllerin ahenginde cesetler görmekmiş zaman. Ve saat sona dayanmış bir dakika fazlası yok. Bardağında bir dudak payı bile yeterdi oysa. "Gitme vakti" diyor zaman tüm tembelliğinle gitme vakti.
-Sanki bi yere yetişeceğiz ne acelesi var ki? Bir yudum daha kalsam? , gülüyor yalnızlık kralı, "yok" diyerek ekliyor tebessümünün sonuna mısrayı. Yer çekiminin yalan olduğunu anlıyorsun o anda ve tüm çektiğin acıların bir sinek ısırığıymış aslında gerçek acıyı tadıyorsun bi anda, damakların çekiliyor gözlerinde yalnızlık nidası ve nihayet bağrıyorsun bir çığlıkta uyancakmışsın gibi kabustan sesini bir kral duyuyor birde yalnızlık.
..
Yalnızlık kederli ev çatısı
Kırık kiremit,dumansız bacası
Kapalı pencere, kilitli kapısı
Yalnızlık duvarların sancısı
Yalnızlık puslu cam köşesi
Açılmamış sayfa, karlı dağ zirvesi
Uzak olan nesneler onun simgesi
..