Karanlıklarda boğulan sesime
Soluksuzluk bahşeden Ulu!
Sıyrılıyorum işte karanlık vadilerin
Hicran kümesi ruh çıkmazlarından,
Ve yırtıla yırtıla düşüyorum
Yalın kale kibir burçlarından ..
Ey, köleler pazarının sahipsiz kaçağı!
Diz çök önünde alemler Tanrı'sının
Yık gönlünün riyakar putlarını..
Yıkıl, ey vadiler dolusu katran!
Yıkıl, benlik diyarında sahte sultan!
Yıkıl, gerilmiş kanatların zinciri!
Fışkıran bir ruh gibi hayata
Giriyorum aşmak için ateşten denizi!
Şimdi dökülen bu kırgın dudaklarımdan
Delice bir ölüm kaçmazı
Ve kirpi yanaklı aynaların
Bu sonsuz maverada hışımlı
Ta sinelerde Amentü'sü.
Her yerde ve her şeyde sabitsiz
Ona sonsuz bir rücu
Nedir, nedir bu hayalin idrakinde gördüğüm?
Nedir, bu örüntülerle girift kördüğüm?
Dilesem mümkünlüğünü
Gayrı bir mekanda nefessizliğin
Portreler altında karga tulumba
Kim, mimarı bu şekilsizliğin?
Yine kıyısındayım, asırlar var ki bu çılgınlığın
denizlerüstü ıslanmışlığımla
Ve mıhlanıp kalmışım gibi ötelere
Bu içten içe yalnızlığımla
Şimdi bırakıyorum elimden ne varsa
Bir yol sırtlanıyorum göçmek için
Bu diriler kabristanından
İçimin en uzaklarına..
Kayıt Tarihi : 12.5.2019 00:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!