Bir kapı kapanır,
sesini uzun süre duyar duvarlar;
sonra kendini yiyip bitiren bir boşluk büyür içinde.
Bir bardak çay soğur masanın ucunda,
kimse elini uzatmaz,
çay değil aslında,
üşüyen bir hatıradır orada bekleyen.
Geceler uzun,
karanlık odanın içine çivilenmiş gölgeler
hareket etmez,
sadece gözlerin
kendi içine gömülür,
yavaş yavaş eriyen bir mum gibi.
Yalnızlık,
bir şehir kadar kalabalık,
ama kimsenin dönüp bakmadığı bir kaldırımdır;
adımların yankısı bile
sana ait değildir bazen.
Gözyaşları,
kendine bile söyleyemediğin cümlelerin
tek tercümanıdır;
ağladığını gören olmaz,
ama odanın kokusu değişir yavaş yavaş.
Kendini dinlemekten yorulmuş,
kendi sesinden bile bıkmış bir yabancıya dönüşürsün.
Yalnızlık,
bir kalpte açılmış
sonsuz bir mezardır.
o mezarı ne bir kapatan vardır,
ne de bir dua okuyan.
Ve bazen,
sana ait olmayan yüzlerin arasından geçerken,
kendi varlığının gölgesini bile
kaybedersin.
Bir şarkı çalar uzaktan,
ama sana dokunmaz;
her nota,
içinde çoğalan suskunluğun
başka bir perdesini açar.
Yalnızlık,
zamanı kemiren görünmez bir pas gibi
içini çürütür,
güneş doğsa bile
hep soğuk kalır odanın duvarları.
S.GÖL
Seyrani Göl
Kayıt Tarihi : 2.9.2025 08:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!