Yalnızlık zor zanaat...
Klasik sokak jargonuyla tanımlanan ve şehir efsanesiyle bütünleşen "hayat okulunda" öğreniyorsun "yalnızlığı" ama diploması yok, sınıfta kalmak da yok, öğreneceksin alışacaksın başka yolu yok çünkü...çırak, kalfa falan da olmuyorsun, direk ustalık belgeni alıyorsun, çünkü ya yalnızsındır ya değilsindir ortası yok bunun...
Kimi sonradan, kimi anadan doğma yalnızdır. Kimi tek başına, kimi kalabalıklar içinde yalnızdır. Kiminin kendi tercihidir, kimi ise yalnız bırakılmıştır...İşte en acısı ve içine oturanı da budur; "sevdiklerinin tarafından yalnız bırakılmak"
Çaresi sende değildir çünkü, elin mahkumdur sevdiğin tarafından hapsedilen yalnızlığı çekmeye...
Çekersin çekmesine de, "yalnızlığı yalnız çekmezsin" içinde büyüttüğün bu yalnızlık zaman ile birlikte döllenip bir çok şeye gebe kalır, hataları, yanlışları ve bazen günahları doğurur senin kapına bırakır ve çekilir bir kenara ve seyreder sonra seni zafer edasıyla...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman