Yalnızlığın Nefesi Şiiri - Yorumlar

Serap Demirtürk
845

ŞİİR


23

TAKİPÇİ






Sahi...
Gözyaşların mı parçalıyor kıyıları hasretle..

Tamamını Oku
  • Yaşar Gürlek
    Yaşar Gürlek 24.08.2008 - 11:18

    Hala Ağlarım Sana!

    Canından can bildigi, deger verdigi, gönül bağladıgı, dosttununda istegi ile onu ziyarete gitmişti.
    oldukca uzaktı ona oturdugu yer, onun oturdugu şehir çok güzel bir yerdi, köy havasında ama köyden uzaktı.
    Ona hasret olduğu doğdugu büyüdügü yerin kokularını vermişti sanki o şehir. geldiğini telefonla haber verecekti. telefonla aradı ve buluşacakları yeri öğrendi. orada beklemesini ve hemen gelecegini bildirdi, ve geldide, buluşmuşlardı can dostuyla. iki yürekte acı ve ızdırap taşıyordu, bu açıkca görülüyordu, her şeye rağmen sarıldılar birbirlerine, sanki yılların özlemi vardı yüreklerin de, bir sıcak yürek, birazcık sevgi onu yeniden hayata döndürecekmişcesine kaplamıştı içini. sarıldı çünkü sevgi ve şevkate muhtaçtı.yüzü gülse de yüreginde ki depremleri kimse bilemezdi, bu acılar yüreginde dolu iken, can dostunun candan onu karşılaması ve sarılması, yüreginde ki depremi büyük ölçüde dindirdirmişti.
    Kısa bir ayak üstü sohbetinden sonra, arabasıyla onun arabasını takip etmesini ve eve gideceklerini belirti, istegi üzerini onu takip etti kısa bir süre sonra can dosttunun oturdugu binaya gelmişlerdi , asansöre bindiler, tam olarak hatırlamıyordu ama 6 -7 kat yukarı çıkmışlardı.
    Eve girdiğin de ilk dikkatini çeken, can dostunun salon penceresinden , o şehrin panorama manzarası göz alıcı bir güzellikte gözler önündeydi, bütün şehir görünüyordu harika bir manzarası vardı, oda çok sevinmişti, can dostunun arkadaşının orada olmasına , onu ziyaretini önceden bildigi için, evindeki bir odayı hazırlamıştı, sanırım bu onu bayağı bi masrafa sokmuştu, yeni yastıklar yeni yatak örtüsü ter temiz bir yatak hazırlamıştı.
    Hemen bir çay demledi yoldan gelmişti ufak bir kahvaltı yaptılar birlikte, havadan sudan konuştular kaçamak cevaplar gereksiz sorular bir türlü sarılamadılar bir birlerine , oysaki iki yürekte yanıyordu, seviyorlardı bir birlerini, o can derdi ona oda canan derdi ona. en önemliside şu idi onun için o sevdiğinden ve deger verdiginden sürekli sana kurban olurum sözünü söylerdi , onu koparanda kurban olmasıydı, bu kadar yakınlardı birbirlerine çok hoş ve unutulmaz anılar ve unutulmaz onlarca şiir vardı aralarında , onu beni bizi anlatan, her şeye ragmen sarılamadık sarılamadık.

    Canımda canandın sana gelmiştim
    Ne hayaller kurup güller dermiştim
    Gönlümün sesini sana vermiştim
    Biliyordun ama saramadın sen

    Saklısın gönlümün en haz yerinde
    Kimseler sökemez çokca derinde

    Tutunca elinden yandım aşkına
    Ben senin yanında döndüm şaşkına
    Gönlümün acısı döndü taşkına
    Görüyordun ama varamadın sen

    Saklısın gönlümün en haz yerinde
    Kimseler sökemez çokca derinde

    Akşam yemegi için alışverişe gitmeleri gerektiğini söyledi evden birlikte çıktılar, büyük bir alış veriş merkezine gittiler, önce alış veriş merkezinin restorantına yemek yediler hatta bir şişe kırmızı şarabı da birlikte orada içtiler. içtiği o şarap oldukca rahatlatmıştı içimdeki depremler fırtınalar biraz daha durgunlaşmıştı, içine çocuk su bir sevgi dolmuştu alış verişlerini bitirip 4 şişede kırmızı şarap almışlardı.

    Alış veriş merkezinden birlikte çıktılar ellerinde almış oldukları erzaklar vardı elindeki erzakları tek eline alıp İçtigi şarabında etkisiyle birazcık cesaretlenip sağ kolunu onun omuzuna atmıştı , oda aynı sekilde sol kolunu onun beline atmıştı, ikisininde yüregi yanmıştı sızlamıştı erzakları arabanın bağjına yerleştirdikten sonra arabaya bindiler bir yere daha uğramaları gerektigini ve gidecekleri yerin çok güzel bir yer oldugunu ve mutlaka görmesini istemişti,ve birlikte oraya gittiler, evet harika bir yere getirmişti onu.....
    Geldikleri yer sanki cenneten bir bahce idi, dünyada ne kadar sebze ve meyve çeşitleri varsa hepsi vardı orada, hatta hayatında görmediği bir çok meyve ve sebzeyide orada ilk defa görmüştü, oldukca şaşkın ve bir o karda merakla bütünüyle orayı gezdiler ve tanımadığı bazi meyve ve sebzeleri can dosttu ona teker teker tanıttı,oradan,da gerekli olan sebze ve meyveleri aldılar akşama salatayı ben yaparım demişti can dostuna, evet çok güzel salata yapıyordu bu becerisi vardı.
    Oradanda aldıkları erzaklarıda arabaya yerleştirip tekrar eve döndüler tekrar asansöre bindiler şarabın etkisi hala geçmemişti, bu etkiden aldıgı güçle onu alnından öptü, can dostu buna çok sevinmiş görünüyordu, hatta onu alnından öptügü için teşekkür bile etmişti, aralarındaki buzlar kar dağları eriyor ve bir birlerine karşı olan soğukluk birazda olsa gitmiş gibi görünuyordu, bu durum onu ve can dostunu çok sevindirmişti,birlikte erzakları dolaplara yerleştirdiler can dosttu ona oturmasını misafir oldugunu misafirin iş yapmaması gerektigini belirt,ti .

    Birlikte mutfaktaki masaya oturdular şu an ismini hatırlayamadığı meyvelerdende masaya koymuşlardı can dostu ona bu meyvelerden tatdırmak içi almıştı, birlikte yiyecekledi fakat daha önce yemedigi bu meyva çeşitlerini tatmış ve hiç birisini sevmemişti,
    Onun düşüncesi ona sarılmak ve yıllardır yüreginde birikmiş sevigi sevdayı şevkatı can dostuna vermek başını onun döşüne yaslayıp huzur bulmak istemişti, ama bir türlüde ona gerçekten sarılamıyor ve bu çesareti kendinde bulamıyordu aklına içtikleri şarap gelmişti nasıl omuzuna elini atmıştı şarabı içtikten sonra, bir şişe şarap açalım dedi can dostuna ve açtılar birlikte içiyorlardı heyecan ve seda hasretinin verdigi sıkıntılar yüzünden çok sigara içiyordu can dostu sigara içmiyordu, fakat oda bir sigara yakmıştı ve ona ne kadar çok sigara içiyorsun demişti oysaki onun yüregindeki hasret sancıları bu kadar çok sigara içmesine sebeb,ti, sohbetleride koyulaşmıştı sohbetleri esnasında akşama oğlunun gelecegini söylemişti, buna cevaben ona demiştiki ben geri döneyim o zaman, sana bir zarar vermek asla düşüncem olamaz oda hayır sen benim oğlumu tanımıyorsun senin geleceginden onunda haberi var oda seninle tanışmayı çok istiyordu demişti birlikte ikinci şişe şarabı açtılar, zamanın nasıl akıp gittiginin farkında bile degillerdi akşam olmuştu,
    Akşam yemegi hazırlıklarına başladılar, bir kuzunun arka budunu almışlardı ve bütündü doğranması gerekiyordu buda tam onun işi idi hemen bir bıcak alarak kuzunun budunu en guzel şekilde hazırlamıştı etler pişerken bir taraftanda salata hazırlıyorlardı bu esnada kapının çalındığını duyduk can dostuda şaşırmıştı kim olabirdiki oğlunun anahtarı vardı her zaman kapıyı kendi açıp girerdi bu düşüncelerle kapıyı açtı ve gelen oğlu idi onunla tanışmaktan onur duymuştu. (bu onuru halada taşımaktadır)

    birlikte yemek masasına oturdular çok güzel sohbetler yaptılar birlikte yemeklerini yiyip üçünçü şişe şarabıda açmışlardı, yemek masasindan kalkıp salona geçtiler birlikte evde birde saz vardı akordu bozuktu fakat bütün telleri tamamdı sazı önce akordunu yaptı ve çalmaya başladı iki can yürek onun can kulağı ile dinliyorlardı müzikten konuştular can dostunun oğlu piyano çalmasını biliyordu bu konuda egitim almıştı ve piyannoda vardı evde birlikte piyanonun olduğu odaya geçtiler saz piyanoyla buluşmuştu birlikte bir kaç eseri çaldılar ve can dostunun oğlu artık uyuması gerektigini belirterek iyi geceler dileyerek odasına çekilmişti can dostu ile yine yanlız kalmıştı, birlikte bilgisayarın bulundugu odaya geçtiler, orada,da şarap içmeye devam ediyorlardızaman bayağı ilerlemişti artık uyumaları gerektigini belirterek ona yatacağı odayı göstermişti, iyi geceler dileyerek oda kendi odasına gitmişti soyunup yataga girdi ve saatlerce uyuyamadı uyumadı bekledi bir umutla bekledi bekledi...

    Hasretle soluşmuş güller gibiyim
    Dereceksen gülümü gel gülümcan
    Sensiz yaşanmıyor çöller gibiyim
    Bu hasret yorğanını del gülümcan

    An gelir çoşarsın çoşkun sel gibi
    Ansızın esersin rüzgâr yel gibi
    Göründüm gözünde yaban el gibi
    Sanma gönlüm sana bir el gülümcan

    Hacı bekler gibi yolun beklerim
    Dünü kovar günü düne eklerim
    Sensiz yaşayamam inan teklerim
    Yağmuri göz yaşlarım sel gülümcan

    Suya hasret Dudaklarım kurudu
    Dert doldu sinemi acı bürüdü
    Bir dikenli yola saptı yürüdü
    Dayanılmaz kurtar tezel gülümcan

    Ağlatan ceylansın gönlümde benim
    Bu dost diyorki yanıyor tenim
    Nolur olma benim eza edenim
    Seveceksen dökme gazel gülümcan

    Hoş gelipte yine ağlatacaksan
    Bana karaları bağlatacaksan
    Dertli bülbül gibi söyleteceksen
    Kal diyemem yinede gel gülümcan

    Bu siirin de etkisi ile birazcık hüzünlemiş hatta ağlamış gözlerindeki bu nem ile uyuya kalmıştı...
    Uyandiginda ogle olmustu hemen kalkip giyindi, ve lavaboya gidip yuzunu yikadi aynaya bakti gozleri kizarmisti, demekki baya bi aglamisti tekrar yuzune soguk suyla yikadi kizariklik gitsin diye fakat girmemisti, mutfak bolumune geldi gunaydin dedi ona, oda uyanmisti ogluyla birlikte kahvattisini yapmislardi, ve oglu gitmisti yuzume bakti gozlerime bakti gozlerin kizarmis neden dedi, uykudan olsa gerek dedi, hemen bir bardak cay doldurdu kucukte olsa bir kahvatti yapti, fakat cani hic bir sey istemiyordu artik gitmek istiyodu,evet gitmek istiyordu sanki tum dunya yikilmis altinda kalmis gibi hissediyordu kendisini, cok ezilmisti yipranmisti yuregindeki yangin buyumustu depremler firtinalar dolmustu yurege uzuntusunu belli etmemek icin elinden gelen tum sabayi sarf ediyordu ve basardida belli etmedi, yine oylesine sohbete basladilar havadan sudan bir turlu ikiside esas konusulacak konuya giremiyorlardi ve giremedilerde artik gitmesi gerektigini ona soyledi sende yarin ise gideceksin ben aksam olmadan hava kararmadan donneyim dedi ve musade istedi sen bilirsin dedi ve evden birlikte ciktilar oncelikle garajda park halindeki araci cikardilar suradan gideceksin saga doneceksin sonrada ilk kavsaktan sola gireceksin dedi ve dur bende oraya kadar geleyim dedi ve oda bindi arabaya birlikte kavsaga geldiler ona yolu tarif ettikten sonra indi arabadan oda indi arabanin arka tarafinda sarildilar iste bu sarilma gercekten bir sarilmaydi ve ona seni seviyorum demisti ve seni sevecegimde demisti neler oluyordu sasirmisti oda ona beni sevme sevme demisti vedadan sonra arabasiyla uzaklasti gidecegi istikamete dogru gitti dusunceli ve yine agliyordu en az bir saat surmustu bu siiri mirildaniyordu hem araba suruyor hemde bu siiri mirildaniyordu gozleri yas doluydu...


    Ne başı var bu aşkın nede bir sonu
    Acıttıysam özür yüreğinden çıkarım
    Bize yasak koyulmuş kaderin oyunu
    Sen istersen bu oyunu inan yıkarım

    Hep unutuldum sen gittin can gitti
    Kurbanlar hayranlar bir anda bitti
    Onca acın çekerim canıma yetti
    Seni degil ama beni bende yakarım

    Ne incin nede kırıl gülsün yüzlerin
    Çok canımı acıtıyor tatlı sözlerin
    Yaktı nazarında beni, ela gözlerin
    Seni degil ama ben canımı sıkarım

    Yazdıgım son şiirdir sana yazılan
    Bende candım degildimki bir yılan
    Sevdim seni yokki bunda hiç yalan
    Senden degil ama ben benden bıkarım

    Unutmaki esirinim birde eserin var
    Bir sevgiydi”ki yüregime eyledin dar
    Bin yıl gezsemde aşk ile diyar diyar
    Seni degil can ben yolları yakarım

    Sen rahat ol yeterki ne dersen de bana
    Kaçtı de zalim de inan”ki kızmam sana
    Hayırsız de vefasız de “söyle” bu cana
    Sana küsmem ama çok kafamı takarım

    Elveda demek olmuyor içim yanıyor
    Sevdan büyüdü içerimde şimdi kanıyor
    Yaşariyi cümle alem bilip tanıyor
    Yağmur olur sel olur sana akarım



    evet canlar bu hikayemizi burada bitiriyorum insallah bu hikayenin tamamini kitabimda okursunuz buraya sadece ozetini yazdim baska bir konuda bulusmak umidiyle selam ve saygilarimla....


    Yaşar Gürlek
    29-02-2008
    Rotterdam /Hollanda

    Cevap Yaz
  • Sabriye Babaoğlu
    Sabriye Babaoğlu 21.03.2008 - 16:31

    Özlerim camlardaki buğuları,
    Düşlerimi çizmek için özgürce...serap hanım bam telini yakalamışsınız yalnızlığın..kutlarım..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta