İstanbul da yaşıyorum. Sisli, nemli havasına,yüreğimi üşüten rüzgarına,alıştım.Yarım kalmışlığım,kalabalığa karışıp geceyi gündüze,gündüzü geceye katıp gidiyor...
Hayaller,düşler bölük pörçük,tam olan hiçbir şey yok,her şey yarım, gülmek bile...
Uyuyamadığım gecelerde,gökyüzünde yıldızlara sığınıyor gözlerim,çocukluğumdaki arzuladığım hayali düşlerim geliyor aklıma,uzak diyarlardan göz kırpıyor en parlak güzel yıldızım bana, yarın olsun dünü unutacağım,yarını da dün yapacağım...İstanbul’un hüzünlü akışında...
İstanbul da yaşamak kolay değil çocuk olamamak var rutin yaşamın içinde...içimdeki çocuk gülüşleri anlam kazanamaz, ağlamak var işin içinde... dost bildiğim gönüllere bir yağmur damlası olup akmak isterken,kuruyan çöl misali savrulup kum tanesi oluyorum İstanbul’un beni sakladığı ücra köşelerinde...yalnızlık... işte tam bana göre diyorum,mutluluğumu hüzün yağmurunda yıkıyorum,içimdeki ağlayan çocuk koşuyor İstanbul sokaklarında... hayatım anlam kazanıyor günün her doğuşunda... yalnızlığım allanıp pullanıyor...ak düşmüş saçlarımda...
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla