Saatler durmuş gibi içimde,
Dakikalar gözlerime batıyor.
Kimse duymuyor beni,
Konuşsam yankı bile susar.
Yıllar öncesinden kalan bir iz gibiyim,
Adımı unutanlar kadar sessiz.
Bir sandalyenin gölgesine sığmış
Kırık bir çocukluk taşıyorum.
Kimi zaman aynalara bile görünmem,
Çünkü varlığım bir alışkanlık gibi,
Yokluğu fark edilmeyen
Eski bir lamba gibi sönerim.
Zaman, bana merhametsiz bir öğretmen:
Geç kaldığım her şey için
Beni cezalandırıyor
Hissedemediklerimle.
Bir zamanlar güldüğüm sokaklarda
Artık ayak seslerim bile ürkek.
Duvarlar tanımıyor beni,
Rüzgârlar yönümü şaşırmış.
Ne geçmiş tam gitti,
Ne gelecek gerçekten geldi.
Ben hep bu arada kaldım,
Zamanın yutamadığı bir boşlukta.
Kafamın içi eski bir ev gibi,
Her odasında başka bir anı çürümüş.
Ve ben hepsini tek tek ziyaret ederim,
Terk edilmiş bir müze gibi içim.
Dışarıdan normalim belki,
Ama içimde sürekli bir kazı çalışması.
Arkeolog gibi bakıyorum kendime:
"Burada bir zamanlar insan yaşardı."
Hiç kimse bilmez en son ne zaman ağladım,
Çünkü gözyaşlarım artık içe akıyor.
Ve en sessiz çığlıklar
Sırf kalbimde yankılanıyor.
Ben yıkıldım da kimse enkaz sesi duymadı.
Çünkü çöküşüm sessizlikle başladı.
Bu yüzden bir daha ayağa kalkmadım,
Yalnızlığım çok sadıktı bana.
İçimde konuşan bir ben daha var,
O bana hep şunu fısıldar:
"Sen doğmamış bir vedasın.
Kimse seni tam sevmedi zaten."
Geceleri yazıyorum kendime mektuplar,
Hiç postalanmayacak cümlelerle.
Ve sabah olunca
Kendimi imzalamadan yakıyorum.
Bazen biri sorsa diyorum:
“Nasılsın?” diye samimi.
O zaman belki taşarım,
Belki ilk kez anlatırım içimi.
Ama olmuyor…
Kimse kalbimi sormuyor.
Belki de haklılar:
Kim dinlemek ister ki kırılmış bir zamanı?
Yine de buradayım…
Kırık, eksik, ama hâlâ buradayım.
Çünkü bazen
Sadece var olmak bile direnmektir hayata.
Kayıt Tarihi : 12.6.2025 20:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!