Yalın ve de durgun yılların tümünü içine aldığı yaşamın son hali…
Oysa neler kaldı geride, kaybedilmiş ne an nefesleri vardı birbirleri için atan, önce hasret sonra uzunlukların en uzunu hasret ve yine hasretin en kuytusu, durgunlukla başlayan yaşamın aksaklaşmış nefesleri ve de özlemleri…
Özlenen ve düşlenen, bitmeyen karanlıkların düşleri, korkuları, sessizlikleri, merakları ve de endişelerinin hepsini içine alan anlık düşünce değişimleri…
Kalabalık oluşların ertesi düşlerdeki yorgunlukla başlayan sükût ve ertesinden başlayan yalnızlaşma ile suskunlaşma korkularını içinde gizleyen eksik nefesler, düş korkuları, ürpermeler ve de yalnızlaşmış isteklerle sahipsiz kalan benlikteki öz güvenle kendine küskün yaşam zamanları…
Eskiydi tüm umutlar, beklentiydi geçmişte alınan nefeslerin içindeki nem, düşüncelerdi durulmayan, duruşundaki beklenti vardı siyahlaşmış lekesi ile yalnızlığın gölgesi düşüncelerin içindeki gün güzelliğinde sadece susmak ve de sustukça özlemi içinde burkmak…
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.