ruhlarımız üşürken yalnızlık ayazında
bir tellal peydahladık deveden ince uzun
her acı bir masaldı sevgili dudağında
mavi hayaller vardı sonunda yolumuzun
biz gittik yol uzadı yol uzadı biz gittik
helvadan yaptığımız o kör düğümler bitti
pire pehlevan diye ağır yeminler ettik
hakikatte karınca daha büyük yiğitti
bir günün şafağında ak sakallı dedemiz
göle maya çalmıştı ayranını dev içti
kaf dağının ardında buluşmalar tertemiz
bir anka kanadından nice kervanlar geçti
falında bir kahvenin nice umutlar güttük
fil dişi saraylarda kırk gün kırk gece düğün
ahşap merdanelerle hep zamanı öğüttük
mimarından habersiz yedi perdeli göğün
ve nihayet uyandık yokluğun avucunda
boynumuzda kör urgan kanlarımız da zehir
seyran olan samanlık uçurumun ucunda
yuttu benliğimizi göğe yükselen şehir
öbek öbek ömürden geçti kalabalıklar
bir yokuş çıkar gibi yıllarca tırmanarak
hep yalancı baharı seçti kalabalıklar
ata elinden nimet anne göğsünden ırmak
kaç sabah yuvarladık karanlığın içinden
bitsin diye bu koşu bu yalancı şahitlik
gün batıp ömür kuşu kurtulurken biçimden
toprağın doyurduğu kör gözlere sahiptik
oysa bir zamanlar öteler ötesinden
bir nazar bir tebessüm ülfetine taliptik
kurtarıp özümüzü masiva perdesinden
sırlara mazhar olma külfetine taliptik
Kayıt Tarihi : 26.6.2018 11:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hüdayi Azbay](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/06/26/yalanci-sahit-8.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!