Gözler ne kadar genç ne kadar güzel olursa olsun, gözyaşları hep aynı renktedir. İnsan hayata geldiği ilk an tanışırmış gözyaşı ile. O tuz ilk acısı olur muş hayata attığı adımın. Gülerek doğan çocuk varmıdır bilmiyorum ama ben ağlayarak doğmuşum. Ben ağlarken herkes gülmüş.
Şimdi büyüdüm, pek bir şey değişmedi. Etrafımda dostunum diyenler, seviyorum diyenler ve seni hiç üzmüycem diyenler. Gülerken ben ağladım. İnsanın kaderi kendinden önce gidip otururmuş gibi.
Gülmeye haram kılınmış dudaklarıma gülmeyi öğretmekle geçti yıllarım. Bazen tam gülerken boğazımda kaldı sevinçlerim. O kadar isterdim ki gülerken dişlerimin beyaz beyaz parlamasını. Ama ne diyelim, beterin beteri var, sende ki derdi nimet sayanlar da var deyip hep sabrettim.
Geçer dediğim bütün yaralarım geçti. Biter dediğim bütün dertlerim bitti. Ama bana hep izleri kaldı. İnsan yaralarıyla yaşamayı öğrendiği gün büyür demişti içimdeki olgun ben. Evet, her yara daha da büyüttü. Daha da olgunlaştırdı beni. Oysa yarasız yaşamak isterdim. Mesela herkesin elini uzatıp aldığı gibi bir şeyleri ben de almak isterdim.
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta