Ruhlar azaplar içinde kalır günü geldiğinde
Hayalet şehirler gelir birden aklıma realitenin çok ötesinde
Fırsatını bulur bulmaz kapılar sonuna kadar aralar fırtınalı bir sonbahar gününde
Allah’ın dan bul diyememiş fakat içinde öylece kalmış öksüz bir çocuğun dilinde
Kalırmış en derin acılar en derin ve engin denizlerde
Herkes her şeyin farkında fakat usulca susmak gelir ellerinden yalnızca
Tanık olduğum onca yalan kulak misafiri olduğum onca iftira belirir gözlerde
Hoyratça bakışır mutluluk ve şu lanet olası sevgi denilen kehanet
Çok da uzak sayılmaz vardı varacak kara gecenin ardında ki kıyamet
Kahrını çekmek de varmış yolun sonuna gelinceye dek
Ve ölüm seslendi sağır kulaklara geliyorum diyerek
Fırtınanın dinmesi umudu yerin ve göğün yedi katını delerek gelir
Seslendi lağım fareleri şehirleşmiş insan kalıplarıyla
Kaldı o küçük çocuk fırıldak yaşamların tam ortasında
O kadar gösterişli o kadar ışıltılı hayatlar sadece bir aldanış olduğunu bilerek
Sanki yürüyormuş fakat sonu yokmuş gibi düşüyordu dizlerinin üzerine
Aşk illetine kapılan onlarca cansız ceset
Ve şatafatlı gösterişli hayatlarını sergilediler yokluk ve yoksulluğa aldırış etmeden
İnsanlığın sığındığı tüm değerler piç edildi yoksun bırakıldı
Erdem ve Ahlak yalnızca insanların taşıdığı bir Sermet miydi?
Elleri öpülesi o adamlar neredeydi ?
Hani şu doğruluğu dürüstlüğü canı pahasına ellerinden bırakmayan,
Hani şu çıkarları için nefsine yenik düşmeyen,
Farkında mısın dostum aldatılıyoruz!
Bu Dünya bizi kullanıyor,
Bizi kandırıp aldatıyor,
Biz ise sıradan bir yaşam biçimi diye kendimizi avutuyoruz
Fena halde yanıldık
Küçük bir gerçeklik payı olduğunu düşündüğümüz her şey yalan
Yalan !
Kayıt Tarihi : 27.11.2023 00:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!