En sonunda yapacağını yaptı.
Onun suçu suskunluğuydu.
İhanetin böylesi ne görüldü, ne duyuldu.
Yavrucaktan da utanmadı.
Hep üzerine titrerdi.
Sana, toz kondurmazdı.
Gurbet nerden çıktı
Adın batsın, adın
Ayrılık,ızdırap,elemle yoğruluş yok mu!
İnsanoğlu bu ;her zaman konup göçücü.
İstiyorum ki
Eylül sarmaşığı gibi sarasın kollarımı.
Gecenin ayazında üfüresün şehvet ateşini.
Sonsuzluğa savursun aşk odunun külleri.
Sensizliğe uzatmışken elimi,
Kıyıda köşede rötar yapmış gönlünü gözler bu gözler..
Ey sevgili neden birbirimize kahrederiz.
Sonbaharda yaprağın hışırtısına özenir gönlüm.
Esrik,coşkun aşk kıpırtılarıyla bir hoşum.
Zaman,neden hükmün geçmez eder ki ?
Hep keder,hep hazan...
Kim şahit şairin mutluluğuna.
Şair aykırı şeyler dillendirir.
Şair kederle yoğrulur.
Şairde olur duyguların bunaltan yoğunluğu.
Ş atafatlı dile sakın aldanma.
Gönlün mihrabım olsun,
Başka yok dileğim.
Ey gülüm,
Onulmaz dertlere düşürdün.
Fırsat bilip suskunluğum,
Fırlat söz oklarını.
Hor gördüğün sevdamın
Bana neler ettiğini.
Çarpan yüreğimi bin parçaya böldüğünü,
Ellerimi yokluğuna uzatıp,
Yalvarışıma
Acımadığın anı,
Şu yalan dünyada
Bu gözler şehvetten kör olur.
Kalbimden melankoli damlar.
Yaralı gönül ayrılıktan gına gelir.
Arsız nefsim hep en mükemmelin ister.
Sen necisin! ?
Şen şakrak gülüşler arıyor bakışlarım.
Şiirce çizeyim yarim yüzün.
Yalnızlığımın yangını gönlümde tütmekte.
Sanıyorum ki,
Gecenin kör karanlığında bir el
Beni aramakta.
Hayat bir sahne
Şimdi sıra sende
Siyah beyaz bir filmde
Yolum,hatıraların çıkmaz sokağında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!