Ramazan ayında sohbetler daha makbuldür belki, diye geçti aklımdan, biraz da böyle tanışır, koklaşır, selamlaşırız. Yakınlaşırız içtenliğimize…. Çalışmalarımda amacım, örneğin:
değerli Şairlerimizin değindiği gibi, ‘’şiiri oluşturan temel unsurlar konu, tema, biçim, dil ve anlatımdır.’’ özelliğine kendimi geliştirmeye bir taraftan; şu yenilediğim 'Ağladığımı Duydum' başlıklı şiirimden hatırladığım, Yüreğimi, aklımı veya gönlümü vatanıma ağladığımı duydum derken:
Elbette insan, tüm sağduyunun gerektirdiği ölçüde karşıdakini algılayabilmeli, bu durumda ancak ‘’gönlünün vatanıma ağladığını duydum’’ demeliydim,
ama ve hem de kişinin, hatta ilk etapta, ancak kendi kendini algılayabildiği kadarıyla anlayabilir diyebilmeye yüreği ısıttıktan sonra da ilerleme söz konusu olabiliyorsa, o zaman ‘’gönlümü vatanıma ağladığımı duydum’’ demeyi başarmalıyım …
Diğer taraftan: Kendini tanımak her çağda olduğu gibi, hâlâ günümüzün koşullarında da kimi olanaklar gerek gelişmeye, gerekse geliştirebilmeye kısıtlı kaldı… her bilim ve araştırma çalışmalarında bu konular hep yineden işleniyor. Denemeye aldığım vurgulara Türkçe’mizin olağanüstü yeterli esaslara dayandığı ile huzur veriyor bu özgün rahatlığında. Ama şu yenilediğim şiirimdeki ‘Yanık yayılıyor bağrımda kokusu’ ifadesinin sakarlığı çok kötüydü… bu yüzden de sözü edilen, haklı olarak zorlandıran bu ifade, beni de zorlandırmıştı;
şöyle ki, içimde korlaşan ateş gibi hem hasret yakıyor, hem yaşamda kalabilmemin kıvılcımı aynı zamanda, üstelik de bir önceki cümleyi devam ettirmeye veya pekiştirmeye, hem yanık, buruk, ezgili halinin hep hakim olduğu, hem kokusunu özlediğim vatanıma umutlarımı hep canlı tutuşuyla mutlu ediyor olduğunu, bir tek mısrada anlatmaya cüretimin başarısız kalan o mısrası da o oranda başarısız işte… Türkçe’mi cesaretle kullanabilme başarısı için biraz daha zamana ihtiyacım var. Bir topluluğa uyum için silaha sarılanların kabadayılığını besleyen ve buna sevinebilenleri anlamak için: konuşmalı, zamanı öyle harcamak isteyenlere, harcatmayı da bilmeli belki, biraz zaman ihtiyacını böyle kavrayanlarla...
Almanca’da da bunda hep zorlanılıyor olduğunu biliyordum ve düşünürdüm. Avrupa’da şu Nobel ödülü keyfiyetini unutalım bir an ve böylesi bilinçli yanlışlar dahil; Hataları takdir ve özenle devam etsek ne olur? Mesela; nasıl olsa sadece bir sayfayı işgal ediyor, taşı beni diye beynime yılışmıyor ya, hem bunu bir başkası daha iyi deneylere malzeme eder, hem bir gün bir başkasını yormaya belirir yine, gibi mantıklarla değer katmanlarına anlam kazandırır…
bir taraftan el elden üstündür sorumluluğuna ümit ve güven, diğer taraftan hoşgörü sınırlarına dayanma ve dayatma cüreti ve aynı zamanda cüretin ihtiyaç ve gereklilik oranına göre frenlenmesi, geri çekilimi veya güçlendirilmesi halleriyle sonsuzluğa kadar giden bir yol. Savaş da öyle, edebiyat da öyle, barış da… Bir tek yaşam kısa.
Hangi alanda olursa olsun, ister edebiyat, hukuk, matematik vs., ister vatan, evren, doğa, çocuk, kadın olsun,
sınırlarını zorlandırma yaratıcılığı öteler
sınırlarına dayatma yıkımı
sınırlarına dayanma ise örseler sadece.
Bu çabalarımdaki ‘öğrenmeye yaşayabilmeli’ içeriğindeki amaçlarımı henüz konularla işleyebiliyorum, biçim diye gerçi şiiri seçtim ama, dil ve anlatım beni hep tökezletiyor… Almanca zor bir dil diyordum, Türkçe de zor, ama enfes güzellikte sempatik, nur ruhlu, asil soylu…-bir gün ben de seninle biraz haşır neşir olabilmeyi becereceğim elbet- Yaşam var oldukça yücelen hep sen ol…
Ramazan ayında sohbetler daha makbuldür belki, diye geçti aklımdan, biraz da böyle tanışır, koklaşır, selamlaşırız. Yakınlaşırız içtenliğimize….
güzellikleri aşk oduyla onurlandıran iman hazinemizden bu mübarek Ramazan'ı Şerifimiz hepimize kutlu ve mutluluk olsun... Bazen şiirlerimi zamana uymayan şaşar beşerlikle yayınlıyorum, üzgünüm buna. Bilerek değil, dalgınlığımla oluşuyor bu dikkatsizlikler.
Uğraşısını verdiğim amacımı hep göz önünde tutarak, şiir alanına gelişmeye değerli deneyimlerinize yakın olmaktan duyduğum mutluluğuma, elbette olabilecek her tür açıklama ve önerileri bir üstün değer olarak algılamaya kendimi hazırlıyorum ağır adımlarla.
Yorumlar ve kritiklerde haddi aşmak bazen zorunluluk da olabiliyor, bazen yapılmalı hiç zorlanmadan, zira herkes bir diğerine ışık tutmak için tüm içtenliğini de zorlandırıyor aynı zamanda. Bu da teşekkürün değerine zenginlikler kazandırıyor. Her değerli yorum, destekleyici duruş ve emek içtenliğinin etkileşimi ile gelişme ve konumları açım için hisleri güçlendiriyor.
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 24.9.2006 22:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!