Yokluğun yıkılan binaların enkazı
Yoksun baba iki buçuk sene, azmı?
Sen varken nasırlı ellerini görmedim de
Yoksun ya baba söyleyemem gönlüm nelere razı
Bazen göz yaşlarım senin için akmaz
Gökyüzünde bulut olsam pamuk pamuk
Rüzgar isterim
Diyar diyar gezip yağacaksam dereye tepeye
Rahmet isterim
Bir ağaç dibinde çiçek olsam renk renk
Kendimce şairim ya
Bende bir tesadüf yaşadım
Defterime bir yabancı şiir yazdım
Nalsı mı?
Rüzgar vardı, kalabalıktı, masada oturuyordum
Çöpler vardı tek tek kelebekler
Yerde çimen var papatya süsü ile
Suyu ışık saçar günün güneşi ile
Gölgesine meyvesi düşer
Adem oğlu toplamaz mı eliyle
Yüce Mevla’m ……………………………..
………………………………………………
………………………………………………
………………. Sen her şeye kadir sin
Allah’ım ……………………………………….
Konular konu açar sohbet dostane olsun
Bir şarkı duyarız da içki içtiğimiz masalardan
Loş ışıkların hala aydınlatamadığı
Ser hoşluğun bir çareye bin eklediği
Ne olur şöyle kenarda dursun
Çırptığın kanatların yeli
Akan göz yaşımın seli
Bir sevdaya borçlanmak güvercin yüreklim
Bir delinin işi değil mi?
Yeryüzüne bakamadım tepelerden
Uzağımdasın ama yakınımdasın her zaman
Televizyonum ile kumandam çok yaman
Sana aşık olan çokmuş hatta daha çok
Hey İstanbul söyle bakalım nerelerin bol
Beyoğlu'nda silahlar patlasa terör bitmez denir
Acı var yürekten yana
Hemde yana yana
Izdırabım kaleme düştü
Bahtımla pazarlık edemem bundan sonra
Sıvasız pirketlerin çürümüş ahşap direkleri
Aldı gitti geri vermez
Boş gelir ses gelmez
otuz sekiz sefer sayılı
Kara tren, kara Kasım treni
Paşaların paşasıydı Maraşal Kemal
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!