Yahut Yakuttan, Yahut Firdevsi..

Yine uyudu..
Yorgun bir perdeden bir baştan bir başa günü hesabına doğrultup
Karanlık indi yere, yine cok pınar suyunda deniz
akşam oldu
Yine çok dağlar arasından öper gibi başı bulanık yağmura oynak düşleri
Yine pek çok dağ lalesi, yine gül bahçesi kentin unuttuğu kuytu bahçelerde püsün
tam anında basarak üstüne bam telinin
yine gönül vuruğu yaralı saz oldu bütün özlemler, bir kibritin
yanarak avunduğuna sızlayan vicanıyla tutuşan minyatürcü
dürbünün tersine düşerek bütün yakınlıklar uzağa pul pul
Şavkına güneş duldalanmış bir ay gibi yitti
gitti yine hayal ayalle
yalan masallar ayarlayacak kolyelerini takarak gecenin
Ay güzeli buza değdiği yerde yüzü acıdı gözlerini saklayan gizler
Ve anladı bu soğuk alaska vedasına yolu yarıda kalacağını mum
üfledi Kendi kendini attı ateşe sen ben gibi misali çocuksu
sesi sonbahar yankısı gazel mahmuri yaren
Yine lodoslandı böylece gözlerimin kıyısındaki alevi denizin
alageyikten bir destan dağına yeller yürütüp..fırtına gibi..böylece
yahut yakuttan, yahut firdevsi,yahut ezel ebede
Sonra sureti şekillendi yine zamanın
Yine navruzlandı onca cefasından sonra, yenicesine kavuştu topraklar
Güzelliğine aşkolupta
Baharistanın

Seyfi Karaca…………Şubat / 10