yağmura Ayarlanmış saatler

şairim
boyuna bilinmezliğe yürürüm
körlüğüm bu yüzden
sisli sirenlerde ararım
çocukluğumu
çığlık çığlığa
göklere savrulan
dalgınlığıma ayarlandıkça saatler
ahtapot gibi sarar
dost ateşi
suya vurdukça
suskunluğum

şairim
toz duman içinde
ansızın gelen ölüm gibi
kaçak bir yolcu gibi
erzurumdan istanbula gider gibi
şehrin ve sözcüklerin arasından geçerek
minarelere ve ankaralara ağlayarak
fırtınaları konu almadan
yağmuru yaşamaya tercih ederim
dudağımın koyunda
demirleyen ıslığı
fark etmediğimden

şairim
yaşamı gerdeğe hazırlarım
kötülük ve acının sağdıçlığıyla
dağları sahiplenip
hayvanı soyunup
insanı giyinerek
alaca bir eşeğin bakışlarından
kendimi kıskanarak
dünyayı bomboş görürüm
yalın bir sözcüğe
anlam veren
anlam bulan
yapım ekleri
yeni
yepyeni sözcükler türetse de
bomboş bir dünyayı doldurmaya yetmiyor
yetmiyor kana kana adını sayıklamak
mihrabı yıkık bir camide
el avuç açarak

8 Ocak'93
ANKARA