gözlerimi
sıkı
sıkı
yumdum
ve unuttum
günlerin
getirdiklerini
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar
deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık
hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle
gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta.
Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir
leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan
havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?)
Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıyla yaktım,
jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül
edip savurdum.
Adımdan gayrısını bilmiyorum.
Çok sevdiğim Ahmet Telli şiir'i geldi aklıma...Bir hücrede kalmanın ne demek olduğunu anlatır.O kadar uzun süredir ordadır ki; onunla birlikte hücreye koydukları su da çürümüştür...Tebrikler şair
Nasıl güzel bir şiir bu..
Kutlarım
Saygımla
çürüdü
sular
farkına varmadan
Güzel bir final.Kutlarım şair.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta