Az önce yağdı yağmur.
Çamura bulandı toprak.
Küçücük bir beden,
Yağmurun altında.
-Ayaklar yalın
-Saçlar darmadağın.
Bir elinde;
Kuru bir dilim ekmek.
Diğerinde;
Çamura dönüşmüş toprak.
Anıtlaşmış, köyün ortasında.
Güneş yansır, yağmurun ardı sıra.
Aydınlatır ak yüzünü,
Belirir yüzündeki hüznü.
Bedenine yayılır;
Çamurun soğuğu,
Güneşin ısısı.
Bir damla yaş oluverir gözlerinde
Damlar…
Yağmurdan kalan son damla
Gözleinden toprağa;
Çamur ile bütünleşir
Göz yaşları, yalın ayakları
Ve bir dilim kuru ekmeği…
Kayıt Tarihi : 26.10.2003 13:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsrafil Yıldızkan](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/10/26/yagmur-90.jpg)
Hedef, dünyayayı yakalamak değil de dünyayı bir dost sofrasına dönüştürmek, insanca paylaşımı yakalamak gerek. Bunun önündeki engel de dünyamıza çöreklenen, 'dediğim dedik, çaldığım düdük' tavrıyla elini soframıza, onurumuza, namuzumuza uzatan emperyalizmdir. Sömürünün köylü-şehirli ayrımı olmaz. Şehirlinin de köylünün de alınteri emperyalizmin sofrasına akmakta. Günümüz konjonktüründe o gizli el, köylünün y-tarlasına ipotek koymakta; Cargill gibi tekellerinin malı satılsın diye şeker pancarı üretimimizi durdurmakta. Konuyu fazla dallandırmayayım ama temel sorun bu. Gelelim köylü duyarlığına. İnsan duyarlıklarının temeli, ilk gözünü açtığı çevreyle başlar. Köyden doğan ozanın da kuşkusuz imgeleminde köy duyarlığı ağır basacaktır.Uzun yıllar kentte yaşasa da. Hele bizim gibi kırkı aşanlarda bu duyarlık giderek yurtsamaya (nostaljiye)dönüşmekte. Önemli olan; bu duyarlığı,
şiire, şiirin isterlerine uygun biçimde akıtabilmekte.
TÜM YORUMLAR (3)