Asırlar ötesinden süzülen ince bir nûr
Yansıyınca gece kente Hira Nur Dağı’ndan
Can verir toprağa çisil çisil yağan yağmur
Bir kutlu müjdedir bu nebiler yatağından.
Yağmur, buldu âlem seninle sonsuz saadet
Arındı toprak seninle kirinden nihayet.
Yıllardır kum yılanı gibi süründüm çölde
Kaynar gökte güneş,seraba dalar gözlerim
Yağmur,seni bekleyen bir gül de ben olsaydım.
Yağmur, sensiz yanan yüreklere volkan düştü
Gel,tarihin beyaz sayfalarına kan düştü
Kaybetti âlemler aydınlık ve nurlu yolu
İnsanların önüne lanetli şeytan düştü.
Kutlu alında damla damla biriken yağmur
Karanlığın denizinde yüzerken insanlık
Geçti kutlu ananın pâk alnına olup nûr
Bu nûr ile boğulmaya mahkûmdur karanlık.
Yağmur,filizlenir sen gelince kuru yaprak
Yâr gibi sevinir, dudağı çatlamış toprak.
Susuzluktan alevler içinde kıvranan çöl
Bereket yüklü sevgi yağmuruna hasretti
Çölde seni bekleyen bir yel de ben olsaydım
Yere, anne kalbini çıldırtan bir can düştü
Gözünden yaş değil,sanki bir damla kan düştü.
Karanlık dehlizlerde insanlık mahkûm şimdi
Aşağıların aşağısına insan düştü.
Bir müjdedir bu ta ufukların ötesinden
Ulaşır kara gecenin nurlu sabahına
Bir kutlu haberdir İbrahim’in duasından
Bir serinlik dokunmuştur mazlumun âhına.
Merhamet ve şefkate susamış yetimlerin
Sevincine şahit oluyordu gök ve zemin.
Evlerin anasında bahar…Dışarıda kar…
Geldi seherlerce beklenen en sevgili yâr
Üstünde yürüdüğün bir yol da ben olsaydım.
Sensiz, kızgın kumlara binlerce canan düştü;
Yükselirken vahşet,kuyulara insan düştü.
Zulmün şahikasını yaşarken kırık kalpler;
Sensiz,yorgun düşen gönüllerden iman düştü.
Yemyeşil bir vadide gülümserken melekler
Ellerinde karla dolu bir gümüş tas vardı
Mutluluk nağmeleri duyar sündüs çiçekler
Her yer kar, kış,kıyamet iken; vadi bahardı.
Naçar dolaşırken gökte yıldızlar,gün ve ay
Kurur Sâve,Her damlada yıkılır bir saray.
Önünde diz çöküp sana en yakın olsaydım
Yağmur,o güzel cemalini seyre dalsaydım
Gülüşüne dokunan bir el de ben olsaydım.
Yağmur; kaydı avuçlarımızdan, zaman düştü
Gizlendi hakikat,ortalığa yalan düştü.
Deldi insanlığın kalbini zehirli bir ok
İnsanlık; ıslak, beton zemine yaman düştü.
Badiye’de sürseydim çimenlere yüzümü
Öksüzlüğüm tecellisi olsa da kaderin
Senin kadar bürümemiştir yaşlar gözümü
Sen hem yetim,hem öksüz… Acıların pek derin
O Ebvâ ki, yükü yüce dağlar kadar ağır
Duymadı kimse bu feryadı…Kulaklar sağır.
Bahira’dan aldım ben yağmurun müjdesini
Korurdu bulut insanların en gözdesini
Gözlerinden süzülen bir sel de ben olsaydım.
Zaman çatladı; akrep durdu,yelkovan düştü
Kesildi yeşil ağaçlar bir bir…Orman düştü
Yağmur,yağmalandı yokluğunda ceddin mirası
Zalime çifte saray,mazluma talan düştü.
Yağmur,sensiz suya hasrettir çatlamış toprak
Seni bekler çölde kavrulan kum taneleri
Zindandır bülbüle gül dalında kuru yaprak
Burcu burcu gül kokun doldurur haneleri
İşledin âlemi gönüllere nakış nakış
Mücellâ çehrende bir yıldız olur her bakış.
Yağmur; sensiz aşk, suyu kurumuş bir nehirdir
Yağmur; seni hissetmeyen kalp, kör bir kuyudur
Gül bahçende âşık bir bülbül de ben olsaydım.
Sensiz, gül soldu; bülbül sustu, gülistan düştü
Akıl bir karış havada; lakin iz’an düştü
Bahar nedir,yıllardır bilmez oldu âfakım
Yıkıldı dağlar,taşlar; düzlere hazan düştü.
Yağmur; pamuk gibi olur damladığın her taş
Firkınla kütükler bile inim inim inler
Yükselerek arşa değer okşadığın her baş
Yağmur; sesini yer, gök,su ve melekler dinler.
Senin varlığın ile huzur bulur âlemler
Seninle çözülür sorunlar, biter elemler.
Dokunsaydı ridanın ucuna parmaklarım
Senin yolunda dökülseydi hep yapraklarım
Uğrunda koparılan bir dal da ben olsaydım.
Sensiz, insanlık düştü,şeref düştü,şan düştü
Dünya yerleştikçe kalbe, elden Kur’an düştü
Tıkandıkça kulaklar öteki çığlıklara
Taşlaşmış,küf kokan sinelerden vijdan düştü.
Sensiz ışıklı ateş bombasıdır şehirler
Adım başı tuzakla yüklüdür kaldırımlar
Yağmur,yokluğunda zehir akıyor nehirler
Parçalamakta genç umutları yıldırımlar…
Yağmur,senin nûrunla anlam kazanır hayat
Sensiz iki kapılı bir zindandır kainat.
Gül cemalini ebediyyen seyre dalsaydım
Meftundur sana gökte güneş,ay ve yıldızlar
Sana meftun, gökte bir hilal de ben olsaydım.
Yıkıldı çatılar,ocaklara şivan düştü
Sensiz,parçalanmış göğüslere figan düştü
Yıldırımlara mahkûm olunca yılgın gönül
Şimdi aklıma Badiye’deki çoban düştü.
Yağmur,sensiz derman bulmaz kanayan yaralar
Bal yapar suladığın çiçeklerden arılar
Nurunla yıkanır,ak olur bütün karalar
Denktir yanında siyahlar,beyazlar,sarılar…
Yağmur,suyunla hayat bulur hep ölü canlar
Sensiz yolunu bulamaz damarlarda kanlar.
İçseydim parmağından akan sudan bir yudum
Hastalık nedir bilmezdi ebedî vücudum
Kovanında bir kaşık bir bal da ben olsaydım.
Parçalanınca gemi,köprüden kaptan düştü
Sensiz, uçsuz bucaksız kıtalara kan düştü
Mahkûm şimdi akıllar nefislere kayıtsız
Sensiz; kollardan yen,omuzlardan mintan düştü.
Sendedir tükenmeyen kaynağı pınarların
Yağmur,senden beslenir koca koca denizler
Sensin kanında dolaşan koca çınarların
Bulut,güneş ay ve yıldızlar hep seni izler.
Mevsimlerin güzelliği hep sende gizlenir
Yağdığın yerlerde taşlar bile filizlenir.
Açsaydım sana kor gibi yanan şu bağrımı
Seninle soğutsaydım kavrulan yüreğimi
Her damlanda ıslanan bir kul da ben olsaydım.
Yağmur,sensiz beyaz yüreklere katran düştü
Zalime kuş sütü, mazluma baldıran düştü
Yokluğunda bir cinnet geçiriyor insanlık
Bozuldu denge,her eve bir çıldıran düştü
Yağmur,seninle gelir solan çehrelere renk
Seninle kurtulur yürekler ağırlığından
Âlemler seninle bulur yeniden bir âhenk
Seninle kurtulur vicdanlar sağırlığından.
Yağmur; kokun gelir burcu burcu, uzaklardan
Seninle kurtulur ancak,âlem tuzaklardan.
Dünya gözüyle görüp seni huzur bulsaydım
Mütebessim yüzünü bir kerecik görseydim
Gül kokulu saçında bir tel de ben olsaydım.
Sensiz; çökünce medeniyetler, irfan düştü
İtibar görünce eğri, doğru yalan düştü
Uçunca rüzgârda kuru yaprak gibi ruhlar
Ruhsuzlaşan taşlaşmış kalplerden vicdan düştü.
Yağmur,bulutlar sana yeniden hamiledir
Nûrunla aydınlanacak sokaklar, caddeler
Sensiz gidilecek bütün yollar nafiledir
Sana muhtaç canlı- cansız mana ve maddeler.
Seni görmek için can atar hep mü’min gözler
Yağmur,yerler ve gökler hasretle seni özler.
Kana kana içip damlalarınla dolsaydım
Islansaydım ebedÎ suyunla sırılsıklam
Üzerine yağdığın bir göl de ben olsaydım.
Yağmur; sensiz sarsıldı temeller,tavan düştü
Yağmur; sensiz bütün sözler renksiz, yavan düştü
Yağmur,sensiz cayır cayır yanarken yürekler
Ötelerden aklıma en büyük sultan düştü.
Yağmur,seni bekleyen bir gül de ben olsaydım
Çölde seni bekleyen bir yel de ben olsaydım
Üstünde yürüdüğün bir yol da ben olsaydım
Gülüşüne dokunan bir el de ben olsaydım
Gözlerinden süzülen bir sel de ben olsaydım
Gül bahçende âşık bir bülbül de ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir dal da ben olsaydım
Sana meftun,gökte bir hilal de ben olsaydım
Kovanında bir kaşık bal da ben olsaydım
Her damlanda ıslanan bir kul da ben olsaydım
Gül kokulu saçında bir tel de ben olsaydım
Kana kana içip damlalarınla dolsaydım
Islansaydım ebedî suyunla sırılsıklam
Üzerine yağdığın bir göl de ben olsaydım.
Kayıt Tarihi : 13.6.2016 17:32:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Cıngır](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/06/13/yagmur-2-21.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!