Sorgun, sorumdu oysa.
Bunca yıl neden yaşanırki yoksa.
Kilit paslı, işlemez anahtar, saf altın.
Tüm renkleri doğurdu yeşil.
Hani şu mor karanfil, kırmızı lale, dağdaki öksüz nergis.
Dinle beni, sonuna kadar,
Dinlemiyorsun, ne konuşacağını düşünmekten.
O halde gülme, evreni süzen gözlerime.
Dağda olmalıydım ben,
Ama şehrin tutsağıyım.
Tek iplik nedirki, kıvrık, kıvrık binlercesi.
Yağlı urganda gelde ipin ucunu ara.
Yüreğim özgür, esir olmadığımı anladığım anlarda.
Ay doğunca uyanan'lardanım ben.
Gece, ne varsa sende var.
Karanlığın içinde, ateş böcekleri.
Hüzmeler, oyun oynar ruhumda.
Kuzey ışıklarının, hırsızıyım,
Anlık çalarım, teslim ise bir anda.
Fark edilmez olmak, farklı olmaksa.
Ha o ben değilim, nefes alıyorum.
Yağmurdan okurum, tüm destanları, aşkları.
O halde deli deme, her ıslanışımda.
Neyse ay batacak, gün doğacak.
Bedenim sokaklarda olacak, kaval çalacak.
Ruhum münzevi iklimlerde uykuda.....
Kayıt Tarihi : 4.11.2019 14:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şehrin boğuntusundan uzaklaşma arzusunun betimlenmesi..
![Murat Karaosmanoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/11/04/yagli-urgan-8.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!