Yabanıl İnsanlar – Ne Öğrenebiliriz?

Şair Berzan
72

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yabanıl İnsanlar – Ne Öğrenebiliriz?

“Yabanıl insanların medeniyet görmemiş hayvanlar olduğu” alışılmış sanının aksine, genelde barışçıl ve mutlu olmaya meyillidirler. Tamamen ihtiyacın olduğu her şeyin olduğunda kavga edecek ne olur?

Mutluluk tecrübe ile anlatmak için çok zor bir şeydir, fakat insan mutluluğu için can alıcı olan şeylerin bir çoğu gözükmektedir. Uygun beslenmeye sahip olma, hastalıklardan bağımsız olmak, barınağa sahip olmak, sevgi gösteren bir topluluğun bir parçası olmak, güvende hissetmek, temiz hava ve suya sahip olmak… Yabanıl insanlar bunların hepsine ve daha fazlasına sahip.

Uygun Beslenme

Çoğunlukla meyve, bitki ve proteine dayalı bir beslenme uygulamak için tasarlanmışız. Adapte olmaya çalışılan on bin yıldan sonra bile şimdi çoğu insan hububat karbonhidratlarını sindirme problemine sahip. Yabanıl insanlar pek çok meyve ve yaprak, kabuklu yemişler ve mantarlar, organ et ve taze balık yer. Bütün enzimleri ile veya yaşam enerjisi hala bozulmamış ham, işlemden geçirilmemiş yiyecekler. Uygundan daha öte – biz insanların refah bulduğu şey.

Daha fazla detay için:

http://www.thepaleodiet.com/

http://www.naturalhub.com/natural_food_guide_vegetables.htm[/link]

Hastalıklardan Bağımsız Olma

Mafsal iltihabı, kanser, kalp hastalığı, hazım problemleri, sinir hastalıkları, depresyon – uygarlığın hastalıkları iyi-belgelenmiştir. Yabanıl topluluklar nispeten hastalıklardan bağımsızlar ve rahatsızlandıklarında çabucak iyileşirler. Yaşam kaliteleri son derece yüksek ve sağlıklı yaşamın bütün görünüşlerinin önemini kabul ederler.

Bu site “Evrimsel Sıhhat” üzerinde bolca bilgiye sahip – toplayıcı-avcılar olarak nasıl en iyi şekilde işliyoruz:

http://aris.ss.uci.edu/econ/personnel/devany/evolutionaryfitness.html

Bu sitelerin ilkelciler tarafından yazılmaması özellikle ilginç. Atletler, beslenme uzmanları ve diğerleri tarafından yazılmışlar. Onların odak noktası toplayıcı-avcı yaşam tarzını modern yaşama adapte etmeye çalışmakken (mümkün ve uygun olmayan bir külfet olarak düşünüyorum) , bu araştırmalarının bilgi verici olmadığı anlamına gelmez. Kolayca anlaşılır olarak gözüken şey, farklı alanlardaki çoğu insanların, uygar yaşam için hastalıklı tasarlandığımız ve toplayıcı avcı olarak daha iyi işlediğimiz sonucuna erişiyor olmasıdır.

Barınağa sahip olmak

Kulübeler dallar ve yapraklar ile kolaylıkla inşa edilir. Elbette, yüzyıllarca dayanmazlar, fakat dayanmalarına gerek yok – ihtiyacın olduğu zaman yeni birini inşa etmek kolay. Barınağın kolayca dikilebilmesi, eğer kabile gezinmek isterse, çokça hareket rahatlığına müsaade eder. Kimse evsiz değil, kimse malikaneye sahip değil, ve kimse bu iki senaryodan birini hayal etmiyor.

Sevgi gösteren bir topluluğun parçası olmak

'Semai hiçbir zaman çocuklarına vurmazdı, ne de birbirlerine. Malaya dilini konuştuklarında, “vurmak” kelimesini “öldürmek” olarak tercüme ederlerdi. Eğer iki insan ağız kavgası ederse, yapabilecekleri en kötü şey bir birlerine “hamamböceği” olarak bağırmaktır. Dalaşma daha öteye gitmez, fakat çözüm için üçüncü tarafa başvurulur. Semai, diğer kişiyi mutsuz yapmanın, diğerinin başına bir kaza geleceği olasılığını arttırdığına inanır. Bu, tüm şartlar altında sakınmaları için bir şeydi. Bu özellikler çoğu Batılıyı Semai’yi “korkak” veya “zayıf” olarak çağırmaya götürdü.'...

Onlar, kendilerinin çocuklara öğrettiklerini kesin olarak inkar ederler fakat çocuklarının kendi başlarına öğrendiklerinde ısrar ederler. Eğer bir anne-baba çocuğa bir şey yapmasını söyler ve çocuk karşılık verirse; “I bood (canım yapmak istemiyor) ”, konu kapanır. Çocuk üzerine baskı koymak tam manasıyla yasaklanmıştır. Çocuklar, zamanla yetişkin davranışları olan taklit kabilinden oyunlardan çoğu aktiviteleri öğrenir.

'Semai: Malaya’nın Şiddetsiz İnsanı'; Robert Knox, Dentan, Holt, Rinehart and Winston, NY, 1979.’da yayınlanmış. 'Kelimelerden Daha Yaşlı Bir Dil'; Derrick Jensen; kitabında tekrarlanmıştır.

Güvende hissetmek

Sevgi gösteren bir topluluktan geldiğinde, ne olduğu mesele olmadan güvende hissedersin. Dünyayı korkusuzca ve neşe ile araştırmak için bize izin veren güvenin bu esasi hissidir. Yabanıl insanlar toplulukları içersinde güvende hissederler, kendileri içersinde güvende hissederler, bu yüzden gerçekten huzurlu, gerçekten rahat hissederler.

Temiz hava ve suya sahip olmak

Şu an uygarlık içinde hemen hemen lüks sayılan bir şey olan, derin ve rahatça nefes almak ve kirlenmemiş su içmek yabanıl insanların standardıdır. Elbette aptal insanlar ırmağın yukarısında madenciliğe başlayana kadar...

Ve daha fazlası

Kendi yaşamları, kendi kaderleri üzerinde kontrole sahip olmak. İpotek veya evliliğin pençesinde hissetmemek. Çalışmak zorunda olmamak. Gelecekten ve ilgisiz bir toplumda yaşlanmaktan endişe duymamak. Tecavüz ve bastırılmış isteklerin yaygın seviyeleri ile cinsel bakımdan işlemeyen kültür içersinde yaşamamak.

Evcilleştiğimizde vazgeçtiklerimiz. Kendimizi yeniden vahşileştirerek kazanmak zorunda olduklarımız.

İlkelcilik üzerine Sıkça Sorulan Sorularda daha fazlası anlatılmakta…

Bu sorular gelecekteki ilkel dünya hakkında sorulmuştu, fakat cevaplar günümüzdeki ilkel insanların nasıl yaşadığına dayanmaktadır:

1. Eşyaları kim sahiplenecek ve üretim araçlarının özel mülkiyetine izin verilecek mi?

İlkel insanlar eşyaları sahiplenmezler. Maddi sahiplikler yardımdan öte daha çok engellemeler olarak gözükürler. Sahiplik açgözlülüğü, bencilliği ve kibirliliği besler - bir bütün olarak bireylere ve kabileye zarar verici niteliklerdir.

2. Dünyadaki mallar nasıl el değiştirecek? Ve bu isi kim kontrol edecek?

Paylaşım, paylaşım, paylaşım. Kadın sütünü çocuğa verir, adam arkadaşı için oklar yapar, çocuk ateş için odun toplar. İşler kontrol dışıdır, özgürce yapılır. İnsanlar bunu eylediklerinde, bir bütün olarak sosyal grubun bağlılığına yardımcı olur ve bize, uygar insanlara tamamen yabancı olan karşılıklı yardımlaşma çevresini besler.

3. Birliğin hakim şekli nasıl olacak: bireysel ilişkiler mi, aile mi, kabile mi, klan mi, komün mü, ulus mu ya da ne olacak?

İlk anne baba, gerçek besleyici, ormandır. Çocuklar bir çok kadın tarafından emzirilir ve bir çift yetişkin ile(biyolojik anne babaları) saplantısal ilişkisi olmaz. Aksine tüm kabileyi anne babası olarak görür. Hepsinden önce bu düşünce, orman ve kabileleri olmadan hiçbir şey olacaklarını asla unutmayan sağlıklı, mutlu bireyler olarak kendilerinin içten gelen duygusudur.

4. Bireyler ve gruplar arasında kim ya da ne aracılık edecek? Güç, kanunlar, yargıçlar, kıdemli insanlar, otoriteler, devletler veya herhangi bir şey olacak mi?

Arşiler, devletler, insan yapımı kurallar yok. Cinayet, akil hastalıkları, rasgele şiddet, uyuşturucu/alkol bağımlılığının (bağımlılık kullanım değil) var olmaması için çok az arabuluculuk gereklidir. Tekrardan söylemek gerekirse, ne olacağını bilmiyorum - bu, ilkel toplayıcı-avcı toplumlarda ne olduğudur. Belki onlardan öğrenebiliriz?

5. İnsanlar arasında hangi ahlak kuralları (eğer varsa) olacaktır?

Ahlak komik bir kavram. Neyin ahlaklı olduğunu kim karar verir? Farkı yapmak için otorite pozisyonunda olduklarına kim karar verir?

Ben, vicdanıma benim için yapmam gereken doğru şeyin ne olduğuna karar vermesi için izin veririm. Sadece kişisel vicdan diğerleri ile etkileşimlerimizde herhangi bir ağırlığa sahip olabilir. Herhangi şeyden başka, herhangi bir şekilde zorla yüklenen ahlakçılık, kolaylıkla aşırı zihni ve duygusal gerginlik altında çöker. En iyisi daha sağlam olan bir şeyler için bakmak.

Çocuklar, etraflarında gördüklerini taklit ederler. Bir çok şey söylemeye ihtiyaçları yoktur çünkü her halükarda nelerin gerçekleştiğine dikkat eder ve kopyalar. İlkel topluluklarda, çocuklar, belirli bir grup tarafından emredilmiş kuralları değil, neyin kabul edilebiliniz ve neyin gözleme dayandırılmadığını hızlı bir şekilde öğrenir. Uygar hapishanelerimiz, mahkemelerimiz ve elektrikli sandalyelerimizden daha iyi çalıştığı gözüküyor.

6. Kanunların koruyucusu kim olacak? Eğer bir grup insan yanlış bir şey yaparsa, onlara ne olacak?

Ne kanunları? Neyin kanuna uygun olduğuna kim karar verir? Onları kim uygulayacak? eğer bir yaratık aşağı indi ve kanunlarımıza baktıysa, muhtemelen burada iyi bir danışıklı dövüşte olacağımızı düşünürler. Kanunlarımız kağıt üzerinde büyük gözükür, fakat gerçeklik tamamen farklıdır.

Yabanıl insanlar doğanın kanunlarına saygı gösterirler - özdek olan kanunlar - oysaki insan yapımı kurallar kaprisli ve kusurludur. Eğer kültürümüz bu kadar patolojik olarak insan merkezci olmasaydı, onu kabul ederdik. Ve yaşam ağındaki yerimizi özgür, vahşi varlıklar olarak kabul ederiz. Uygar kanunlar ve kurallar evrenin gerçek düzeni içersinde bir yere sahip değildir - hiçbir insan kanunu asla yasamın uyumuna ve karmaşasına yaklaşamaz, örneğin, ayin manyetik dansı ve gelgitler. Ve uygarlıktan önce hiçbir insan asla denemek istemedi.

Şair Berzan
Kayıt Tarihi : 16.6.2008 15:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Oğul Gençay
    Oğul Gençay

    *
    Önemli Not :

    İşbu yazının kaynağı ''www.hayvanozgurlugu.com'' isimli sitenin forum sayfalarındadır.
    Söz konusu yazının altında yazarlarını ve kaynaklarını belirtmiş olmama rağmen ya sistem, ya da sayfa editörleri tarafından belirttiğim kaynaklar silinmiştir... / Suçlunun(!) hangisi olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok.../ Bu boktan durumun neden olduğundan ve de nereden kaynaklandığından da...
    Velhasıl-ı kelâm, durup dururken adımızı hırsıza çıkaracak olması ihtimalinden dahi korktuğum bu durumu ''Yetkili Şair'' olmadığım için düzeltme şansımın da olmamasından dolayı (maalesef) bu yorum kutusu altından yapıyorum...
    Yapıyorum; çünki yanlış anlaşılmalara mahal vermemesi adına bu uyarıyı yapmak durumundaydım... //

    İzanınıza...
    Dostlukla...


    Dip Not : Söz konusu yazılara ve tüm kaynaklara yukarıda verdiğim linkten ulaşılabilir.../



    B E R Z A N




    *

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Şair Berzan